İsraf kralından vaaz!

En sondaki sözü en başta söylemekte mahzur yok: İsraf, yani maddi ve manevi imkânları boşa harcamak tartışmasız bir şekilde yanlıştır, hatadır ve inancımıza göre de günahtır.

Ayrıca israfı kim yaparsa yapsın netice değişmez, aynı şekilde kınanmayı hak eder. Hele bu israf, "tüyü bitmedik yetimlerin hakkı"nın da olduğu "devlet imkânları"nı kullanmak suretiyle olursa yanlışlığı bin kat daha artar.

İsrafın maddi ve manevi yıkımlara yol açtığı ehlince de her zaman ifade ediliyor. Hele hele ülkemiz gibi maddi sıkıntılarla boğuşulan bir yerde "israf yolu"na meyletmek affedilir bir kabahat değildir. Bu bakımdan israfla mücadele için çok ciddi gayret gerekir. Hatta bu niyetle yeni israflara yol açmamak şartıyla "İsrafla Mücadele Bakanlığı" kurulması dahi teklif ediliyor ve ediyoruz.

Hiç kimsenin hiç bir konuda israfa meyletmesini tabii ki arzu ederiz. Fakat esas mesele "devlet imkânları"nın israf edilmemesidir. Peki, devlet imkânlarını kim israf eder Elbette bu israf yolunu en başta Türkiye'yi idare edenler açmış olur ve aşağıya doğru indikçe de memurların israfına kadar iş devam eder. Boşa yanan bir lambayı söndürmeyen memur israfa katkı yaparken, vaktinde işinin başında olmayan bir amir de, "devlet işi"ni aksatmak suretiyle dolaylı olarak da olsa "israf havuzu"na su taşımış sayılır.

2024 Türkiye'sinden geriye doğru bakıldığında "israf havuzu"nun son yıllarda hızla dolduğu görülür. Hemen her yerde ve her işte doludizgin israflara imza atılıyor. En basit ve görün şekliyle yüzlerce belediye eskimeyen "kaldırımlar"ı yenileyerek israf denizine su taşıyor.

Tabii ki belediyelerin ya da devlet dairelerinin israfı, "en üstteki israf"la kıyas dahi kabul etmez. Bir yerde bir milyon israf varken, başka yerde bir milyar israf var. Hepsinde daha önemli olan, şu anki idarecilerin "israf"ı israf olarak görmemesi ve bu "savurganlığı" cesaretle savunmasıdır. Bir defa "İtibardan israf olmaz" diyenlerin; başkalarına "israfçı" demesi inandırıcı olabilir mi