İsraf dünyanın derdi
Açıklanan bir rapora göre gelişmekte olan ülkeler tarihin en büyük borç krizini yaşıyormuş. Esasında borç krizi yaşamayan ülke yok denilse yanlış olmaz.
Kendisini "Dünyanın jandarması" ilan eden Amerika Birleşik Devletleri dahi borç içinde yüzüyor. Tek farkı, çeşitli sebeplerle parasının henüz 'güven'i kaybetmemiş olmasıdır. Bir an için doların 'rezerv para' olmadığı düşünülse 'borç batağı'nın ne kadar derin olduğu da ortaya çıkabilir.
Çoğu ülkenin borç içinde yüzdüğünü ortaya koyan haberde şu bilgiler var:
"Gelişmekte olan ülkelerin bütçelerinin neredeyse yarısını alacaklılarına verecek kadar büyük borç krizlerinde olduğu bildirildi. Norveç Kilise Yardımı (NCA) adlı yardım kuruluşunun Uluslararası Borç Hafifletme (DRI) adlı kampanya grubuna hazırlattığı rapora göre, gelişmekte olan 100'den fazla ülke tarihin en büyük borç krizini yaşıyor. Bu durum sağlık, eğitim, sosyal korumaya yönelik hamlelerin yanı sıra iklim değişikliğine karşı politikalarda da kesintiye gidilmesini gerektiriyor. Rapora göre gelişmekte olan 144 ülkedeki borç yönetimi, ortalama olarak bütçe gelirlerinin yüzde 41,5'ini, harcamaların yüzde 41,6'sını, gayrisafi yurtiçi hasılanınsa yüzde 8,4'ünü alıyor. Bu konuda acil eyleme geçilmezse borç kaynaklı sorunların, 2030'lara da damga vuracağı ve 1982'de Latin Amerika'da ya da 1990'larda Batı'da yaşanan krizlerden dahi büyük olacağı bildirildi."
Genel Sekreteri Dagfinn H?ybraten gelişmekte olan ülkelerin yöneticilerinin borçlar yüzünden ellerinin kollarının bağlandığına işaret edip şöyle demiş: "Yüksek borç yükü, bir ülkenin ekonomisi için büyük bir harcama anlamına geliyor ve sosyal yardım, eğitim ve sağlık harcamalarını kesilmesi nedeniyle ilk önce toplumun daha yoksul kesimlerini vuruyor. Borç krizi felç edici bir durum ve tüm diğer gelişme çabalarını baltalıyor." (www.indyturk.com, 22 Temmuz 2024)