Hop, ezdun oni!

Türkiye'nin 'hak, hukuk ve adalet' yolunda ilerlemesi için destek olması gerekenlerin bunu yapmayıp engel olması ya da "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!" tavrını takınıp konu ile ilgilenmemesi büyük bir vebal değil mi

"Hak, hukuk ve adale yolu" bütün bir milletin menfaatine olduğu halde; vaktinde ve zamanında bu 'yol'a sasip çıkmayanlar ve apaçık haksızlıklar karşısında sessiz kalanlar bu millete ne zaman özür dileyecekler

Bazılarının bugün seslendirdikleri 'doğru'lar 3, 5 ve hatta 10 yıl önce seslendirilmesi icap etmez miydi Yüzde yüz yanlışlar karşısında dün susanların, bugün 'gerçekler'i hatırlaması ve hatırlatması geç kalmış bir 'özür' sayılır mı Bu hal, acemi bir muavinin otobüs şoförüne; "(Geriye doğru) Gel, gel, gel!" diye seslenmesi ve şoför kaza yaptıktan sonra "Hop, dur, ezdun oni!" demesine benzemiş olmaz mı

Türkiye'yi idare edenler neredeyse 10 yıldır ülkemizi 'hak, hukuk ve adalet' bakımından 'geriye' sürüklemiyorlar mı En üst seviyede bir idarecinin "Anayasa Mahkemesi kararları beni bağlamaz. Bu kararları uygulamayız" demesine bu sözleri dediği gün bütün akıl sahiplerinin itiraz etmesi şart değil miydi

Aynı şekilde yürürlükteki kananlara göre uyulması icap eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararlarına uymamak da en büyük yanlış olmadı mı İdareciler bu sözleri söylediğinde hemen itiraz edilseydi Türkiye bu kötü noktalara sürüklenir miydi

İktidar kanadının kanaatlerini dile getirdiği ifade edilen bir yazıda şöyle denilmiş: "Herkesin şunu iyi anlaması lazım. Mesele Osman Kavala meselesi değil, mesele Türkiye meselesi... AİHM kararlarını uygulamayan bir Türkiye, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan bir Türkiye, Avrupa Konseyi tarafından yaptırım tehdidi ile karşı karşıya olan bir Türkiye... Peki bu kime yarar Bizim Avrupa Konseyi üyeliğimiz sadece 12 Eylül darbesinde askıya alındı. Türkiye'nin Osman Kavala yüzünden Avrupa Konseyi'nde yaptırıma uğraması kime ne fayda sağlar Türkiye'nin görünümünü nasıl etkiler" (Hürriyet, 6 Mayıs 2024)