Her türlü darbeye karşı

Bir darbe yıldönümü daha geride kaldı. 12 Eylül 1980'deki askerî darbe, gerçek anlamıyla 'münafikane bir darbe' idi. Yani temelinde milleti yanıltmayı hedef almıştı ve büyük ölçüde de bunu başardı diyebiliriz.

Darbeci paşalar "Bir sağdan, bir soldan" diyerek güya kendi içlerinde 'adil' oldukları mesajı vermeye çalıştı, ama getirdikleri sistem sayesinde milletin genleriyle oynadılar ve Türkiye'deki siyasî hayatı darmadağın ettiler.

Bu anlamdaki ilk darbe sayılan 27 Mayıs 1960 darbesi siyasetçileri katletmişti, ama 12 Eylül 1980 darbesi siyaseti, siyasî yapıyı, siyasî partileri ve bir bakıma da siyasî anlayışları katletti. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen 12 Eylül'ün getirdiği sistem ortadan kaldırılamamış ve maalesef değiştirilememiştir.

12 Eylül'e imza atanlar milleti yanıltmak için 'dindar' görünmüş, miting meydanlarında ayet mealleri okumuş ve "Benim babam da hacıydı" demiştir. Hatta Türkiye'nin halen ayak bağı olan 1982 anayasasını millete kabul ettirmek için "Bakın işte, okullarda din dersini mecburî hale getiriyoruz" diye propaganda yapmış ve milleti ikna için her türlü yanıltmayı yapmıştır. Haliyle tahkik ehli olmayan ekseriyet de, "Ne iyi, çocuklarımız okullarda dinini diyanetini öğrenecek" diye kurulan bu tuzağa düşünmüştür.

Aradan bunca zaman geçti, okullarda mecburi olarak okutulan bu ders sebebiyle gençlerin inançlı ve sağlam itikatlı yetiştiğini düşünenler var mı Bu maddenin bir yanıltma ve şaşırtma maddesi olduğu çok net bir şekilde görülmedi mi

Demek ki darbecilerin ilk işi, milleti yanıltıcı adımlar atmak oluyor. O halde yeni darbelere fırsat vermemek için 'yanıltıcı adımlar'ı görmek icap ediyor.