Elbette Gazze ve Filistin unutulmaz, ama esas olan İsrail'in orada yaptığı zulmün unutulmamasıdır. Hem de bu zulüm bir aylık ya da bir yıllık değil. Yarım asrı geride bırakan bir zulüm, haksızlık ve işgalden bahsediyoruz.

Geçenlerde İsrail'in katlettiği genç gazeteci Husam Şebat'ın bir mesajı kamuoyu ile paylaşıldı. Filistinli gazeteci Şebat, ölümünden sonra paylaşılan mesajında "Gazze hakkında konuşmayı bırakmama" çağrısında bulunmuştu.

Katar merkezli Al Jazeera Mubasher televizyon kanalında muhabir olarak çalışan Filistinli gazeteci Şebat'ın, ölümünden sonra paylaşılmak üzere yazdığı mesajı şöyleydi: "Eğer bunu okuyorsanız, bu İsrail güçleri tarafından benim öldürüldüğüm anlamına gelir. Bunlar başladığında, ben herkes gibi hayalleri olan 21 yaşında bir üniversite öğrencisiydim. Gazze'deki korkuyu dakika dakika belgeledim. Gömmek istedikleri gerçeği dünyaya göstermeye çalıştım. Gazeteci olarak görevimi yaptım. Gerçeği aktarmak için her şeyi riske attım ve sonunda 18 aydır bilmediğim huzura kavuştum. Şimdi sizden şunu istiyorum: Gazze hakkında konuşmayı bırakmayın. Dünyanın ilgisinin başka yöne kaymasına fırsat vermeyin. Filistin hür oluncaya kadar, mücadeleye devam edin ve hikâyelerimizi anlatmaya devam edin. Gazze'nin kuzeyinden son defa Husam Şebat." (aa.com.tr, 24 Mart 2025)

Yapılan açıklamalara göre 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail saldırılarında ölen basın mensuplarının sayısı 200'ü çoktan aşmış.

Türkiye ve kamuoyu Filistin'i unutmamış olsa da zulmü durduracak kararlı adımlar da atılabilmiş değil. Büyük çoğunluk İsrail zulmüne itiraz ediyor, ama siyasî iradenin itirazları 'söz'le sınırlı kalıyor. Oysa diplomasinin bütün imkânları kullanılarak Filistin'deki zulmün sona erdirilmesi sağlanabilmeli.