Ülkemiz öyle bir noktaya geldi ya da getirildi ki, artık haktan, hukuktan ve adaletten bahsetmek Türkiye'yi idare edenleri rahatsız ediyor.
Daha doğrusu "adalet hızlı ve adil bir şekilde tecelli etmiyor, sistemde sıkıntı var" denildiğinde idareciler buna itiraz ediyor ve ülkemizin adalet noktasında da bir bakıma 'dünyayı kıskandırdığını' ileri sürüyorlar.
Peki, itirazla ya da gerçekleri inkâr etmekle netice değişip "adil ülke" olunabiliyor mu Düşünün ki en üst seviyede siyasetçi ve idareciler 'yüksek mahkeme'lerin kararlarını dahi tanımıyorlar ve uygulamıyorlar. Bununla da iktifa etmeyip, 'canlı yayın'larda bu durumu dünyaya ilân ediyorlar. Böyle bir anlayış ve idarenin hüküm sürdüğü memlekette adaletin en iyi şekilde tecelli ettiğine kim inanır
Ülkemiz ekonomik noktadan da krizler yaşıyor. Türkiye'deki aylık enflasyon oranı, neredeyse üyesi olmak istediğimiz Avrupa Birliği ülkelerinde yıllık enflasyonu kadar. Örnek olması bakımından 'resmî kaynak'lara bakabiliriz: "Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Avro Bölgesindeki yıllık enflasyon oranı Ekim ayında Eylül 2025'teki %2,2 seviyesinden %2,1'e geriledi. Bir yıl önce bu oran %2,0 seviyesindeydi. Avrupa Birliği yıllık enflasyon oranı ise Ekim ayında Eylül 2025'teki %2,6 seviyesinden %2,5'e geriledi. Bir yıl önce bu oran %2,3 seviyesindeydi." (Kaynak: Eurostat, Yayınlayan: T.C. Ticaret Bakanlığı, Ticaret Araştırmaları ve Risk Değerlendirme Genel Müdürlüğü, https://ticaret.gov.tr)
Bu tabloya rağmen "Avrupa bizi kıskanıyor" diyen idarecilerin; "Hukuk ve adalet noktasında da AB'den öndeyiz" mealinde beyanlarda bulunması elbette kimseyi şaşırtmamalı. Ancak "Hukuk sisteminde sıkıntı yok" demekle sıkıntılar sona ermiyor ki...
Adalet Bakanlığı bütçesi konuşulurken 'yekili'ler şöyle demiş: "Bir sağdan bir de soldan asan geçmişteki yargı bağımsız mıydı Bugünkü yargı her zamankinden bağımsız ve tarafsızdır. (...) Hiçbir ayrımcılığa müsaade etmeyen bir yargıdır." (ankahaber.net, 25 Kasım 2025)

17