Faruk Çakır

Yeni Asya

Evet, yine hukuk!

Çok konuşup az iş yaptığımız hususunda umumî bir kabul vardır. Bilhassa siyasetçilerin konuşmaları böyle kabul edilir ve kısmen de 'mazur' görülüyor.Ancak mesele 'hak, hukuk ve adalet' olduğun da çok konuşup az iş yapar hale gelince millet olarak ağır bedeller ödemek mecburiyetinde kalınıyor. 14'üncü Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nde kon

Günde kaç kez hak ihlâli olsun

Adaleti 'mülkün temeli' ilân eden bir anlayışın, bunun gereğini yapmaması ve hukuksuzluklara göz yumması kadar yanlış bir iş olabilir miÜstad Bediüzzaman'ın şu tefsirini günde beş defa okumak ve on defa da uygulamak icap etmez mi: "Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesad çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir." (Mâide S

Çocuklar için harekete geçme vakti

UNICEF Dünya Çocuk Günü'nde (20 Kasım 2024) yayımladığı bir raporda değişen dünyada çocuk haklarını korumak için acilen harekete geçilmediği takdirde, yeni nesillerin geleceğinin tehlikeye düşeceği uyarısında bulunmuş.Dünyada Çocukların Durumu 2024: Değişen Dünyada Çocukların Geleceği (The State of the World's Children 2024: The Future of Childhood

Demografik ya da demokratik kriz

Doğrusunu isterseniz "Türkiye için demografik kriz kapıda" anlamına gelen haberi duyunca, "Demokrasi krizi kapıda" şeklinde anlayarak, "Ne zaman krizden çıkmıştı ki" demek durumunda kaldık.Gerçekten de "demografik kriz" de büyük bir tehlike olmakla birlikte asıl tehlikenin "demokratik kriz" olduğunu akılda tutmak icap ediyor. Ansiklopedilere göre d

Kitapların kıymetini bilmek

Umumî anlamda kitap okuyan bir millet olmadığımızı söylemek her hâlde yanlış olmaz.Öyle ki okul ders kitaplarını dahi okumayan öğrencilerimiz vardır. Tabiî ki burada kabahati sadece öğrencilere yüklemek de doğru olmaz. "Nasıl 'ders kitapları' hazırlıyoruz ki talebeler bunları dahi okumuyor" diye kendimize sormak mecburiyetindeyiz. Küçük yaşlarda i

Araştırılsın ki bilinsin

Çoğu zaman ifade edildiği üzere Türkiye'nin 'yakın tarih'i bir bakıma 'darbeler ve muhtıralar tarihi' olarak yaşanmıştır.Bilhassa 1950'de demokrasi ve çok partili idareye geçildikten sonra 'zinde kuvvetler' çeşitli bahanelerle iktidara el koymuş ve kendilerince ülkeye yön ve istikamet çizmişlerdir. 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980'deki askerî darbel

Tabelada israf var

Ülkemizin büyümesinin ve gelişmesinin önündeki büyük engellerden birinin de israf olduğu her halde tartışma konusu yapılamaz.Maalesef hep konuda ve her yerde israf yarışı dikkat çekiyor. Kaldırım yenileme israfı, karşılama ve uğurlama törenleri ve benzeri pek çok konuda 'tüyü bitmedik yetimler'in ya da 'devletin ve milletin' parası sorumsuzca harca

Komşunun külüne muhtaç değil miydik

Ekonomik ve siyasî konuları fazlasıyla tartışıyoruz ama bu arada "sosyal mesele"ler unutulmuş olmuyor muYapılan yeni bir araştırma "komşuluk" ilişkisinin her geçen gün zayıfladığını ve bitme noktasına geldiğini ortaya koymuş. Araştırma yapılmamış olsa bile "hal ve gidiş"in bu yönde olduğunu herkes ve hepimiz görmüyor muyuz İsterseniz ilgili açıklam

Reformdan kim ne anlıyor

Yılda bir iki defa hem de değişik konularda 'reform' yapıldığı ilân edilen ülkemizde samimi olarak bir 'reformiyileşme havası' hisseden var mı Reform ya da eskiden olduğu üzere 'AB uyum paketleri'nin gerekleri yapılabildi miŞu anda yapılması düşünülen ya da gündeme taşınan 'yeni anayasa' da bir reform adımı değil mi Peki, bu kadar reform konuşulduğ

Acemoğlu haksız mı

Türkiye'nin yakın tarihi çeşitli sebeplerle hem tam bilinemiyor, hem de gereği gibi tartışılamıyor. Maalesef bazı konular "tabu'"hâline getirilmiş ve "resmî tarih" dışında görüş beyan edenler bir anda eleştiri yağmuruna tutuluyor.Esasında yapılana "eleştiri" değil, "medya linci" demek belki daha isabetli olur. Yakın zamanda yine böyle bir "medya li