Türkiye için demografik alarm zili

Dünyanın pek çok bölgesinde olduğu gibi, Türkiye ve Avrupa Birliği ülkeleri de hızla yaşlanan nüfus gerçeğiyle yüzleşiyor.

TÜRKİYE: GENÇLİĞİNİ YİTİREN, AMA HÂLÂ AVANTAJLI BİR ÜLKE

Türkiye, uzun yıllar boyunca genç nüfus yapısıyla övündü. Ancak bu yapı hızla değişiyor. TÜİK verilerine göre, 2024 yılı itibarıyla 65 yaş ve üzeri bireylerin sayısı 9,1 milyona ulaşmış durumda ve bu grup toplam nüfusun 10,6'sını oluşturuyor. Sadece son beş yılda yaşlı nüfustaki artış 20'yi aşmış durumda. Avrupa Birliği ortalamasının hâlâ gerisinde olsak da yaşlanmanın Türkiye için bir gelecek değil, güncel bir mesele olduğunu ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler projeksiyonlarına göre Türkiye'nin nüfusu 2047'de zirveye ulaştıktan sonra düşüşe geçecek ve 2100 yılı itibarıyla bugünkü seviyelerin altına inecek. Bu senaryo hem sosyal güvenlik sistemleri hem de iş gücü piyasaları açısından alarm verici.

AVRUPA BİRLİĞİ: UZUN SÜREDİR YAŞLANAN BİR KITA

Avrupa Birliği'nde ise yaşlanan nüfus olgusu yeni değil. Eurostat verilerine göre AB genelinde 65 yaş üstü bireylerin oranı 21'i aşmış durumda. Nüfusun medyan yaşı 44,4 ve birçok ülkede bu oran 25'lere yaklaşmakta. Avrupa, bu demografik dönüşümle başa çıkmak için çeşitli politika reformları hayata geçirmiş durumda: emeklilik yaşının artırılması, yaşlı bakım sistemlerinin geliştirilmesi ve göç politikalarının yeniden yapılandırılması gibi...

Ancak her reform bir başka dirençle karşılaşıyor. Fransa'da emeklilik reformlarına karşı yapılan kitlesel protestolar bunun en güncel örneği.

ORTAK KADER, FARKLI YÖNELİŞLER

Her iki bölgenin de ortak kaderi yaşlanma iken, tepkileri farklılaşıyor. Türkiye'de yaşlı bakım sistemleri henüz Avrupa'daki kadar kurumsallaşmış değil. Sosyal devlet refleksi yeterince güçlü olmayan alanlarda özel sektörün ya da aile içi bakım yükü ağırlaşıyor. Avrupa'da ise yaşlılar için sosyal güvenlik ağları yaygın ama sürdürülebilirlik ciddi bir sorun.

Öte yandan doğurganlık oranları da benzer bir düşüş eğiliminde. Türkiye'de kadın başına düşen doğum oranı 1,62'ye gerilemişken, AB ortalaması 1,46 civarında. Bu, uzun vadede her iki taraf için de iş gücü açığı, vergi gelirlerinin azalması ve ekonomik büyümede yavaşlama gibi yapısal sorunlara işaret ediyor.

ÇİN: NÜFUS DEVİ, AMA YAŞLI BİR DEV

Çin, uzun yıllar boyunca "dünyanın atölyesi" olmasını sağlayan devasa işgücü avantajını, yaşlanan nüfus nedeniyle hızla kaybediyor. 2023 yılında Çin nüfusu 60 yıl sonra ilk kez geriledi. Bugün 65 yaş ve üstü nüfusun oranı 14,9'a ulaşmış durumda.

Tek çocuk politikası, 1980'lerden itibaren demografik yapıyı bozarken, bugün Çin'i yüksek yaşlı bağımlılık oranıyla baş başa bırakmış durumda. McKinsey raporlarına göre Çin, 2040'a kadar işgücü piyasasında 100 milyondan fazla kişi kaybedecek. Bu durum, ekonomik büyümeyi aşağı çekerken; sosyal güvenlik harcamalarını dramatik biçimde artıracak.