Koridor savaşları: Yeni dönemin jeopolitik mücadelesi

Küresel güç dengesi, son yıllarda yalnızca askeri veya ekonomik cephede değil, aynı zamanda ticaret yolları ve ulaştırma koridorları üzerinde de ciddi bir rekabetle şekilleniyor. "Koridor savaşları" olarak adlandırabileceğimiz bu mücadele, dünya ekonomisinin geleceğini belirleyecek bir enerji ve ticaret yarışına sahne oluyor.

Yeni Bir Koridor: ABD'nin Alternatif Oyunu

G-20 Zirvesinde açıklanan Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Avrupa Birliği ülkeleri ve ABD'nin üzerinde mutabakata vardığı Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC), Çin'in "Kuşak ve Yol Girişimi"ne alternatif olarak lanse ediliyor. Proje, Hindistan ile Avrupa arasındaki güzergâhı 40 oranında kısaltarak lojistik maliyetleri ve sürelerini ciddi şekilde azaltmayı hedefliyor. ABD'nin desteklediği bu koridor, aynı zamanda Çin'in Kuşak ve Yol stratejisine meydan okuyarak, Batı'nın Hint-Pasifik ve Orta Doğu'daki etkinliğini artırmayı amaçlıyor. Dünya ticaretinin 12'si Orta Doğu üzerinden geçerken, yeni koridor bu payı artırabilir. Hindistan'ın Avrupa'ya olan yıllık ihracatı 65 milyar dolar civarında ve bu koridor, ticaret hacmini artırmayı hedefliyor. ABD, bu projeyi Çin'in 5 trilyon dolarlık Kuşak ve Yol Girişimi'ne karşı bir denge unsuru olarak görüyor.

Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi

2013 yılında başlatılan Kuşak ve Yol Girişimi, Asya, Afrika ve Avrupa'yı dev bir ticaret ve ulaştırma ağıyla birbirine bağlamayı hedefliyor. 60'tan fazla ülkeyi kapsayan dev bir ticaret ve altyapı ağı oluşturmayı amaçlıyor. Bu proje, Çin'in küresel ekonomik liderlik iddiasının en somut örneği olarak değerlendiriliyor. Kuşak ve Yol projelerine katılan ülkelerden 8 tanesi borç krizine girme riskiyle karşı karşıya. Çin, bu projeyi desteklemek için yıllık 100 milyar dolarlık bir finansman sağlıyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in, 2013 yılında Kazakistan ziyaretinde duyurduğu "Kuşak ve Yol Girişimi", Çin'in modern "Marshall Planı" olarak görülüyor. Bu girişimin önemli güzergâhlarından biri de Türkiye'den başlayıp Çin'e kadar uzanan ve "Orta Koridor" olarak adlandırılan proje. Uzmanlar, Çin'in bu devasa altyapı ve ticaret projesine yapacağı harcamaların 2027 yılı itibarıyla 1,3 trilyon dolara ulaşacağını öngörüyor.

Kuzey-Güney Koridoru: Rusya ve İran'ın Jeopolitik Oyunu

Bir diğer önemli koridor ise Kuzey-Güney Koridoru. Rusya, İran ve Hindistan arasında imzalanan bu anlaşma, Avrasya'nın kuzeyinden güneyine uzanan alternatif bir ticaret rotası oluşturuyor. Özellikle Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımlar, bu koridorun önemini daha da artırmış durumda. İran, bu projeyle hem ekonomik ambargoları aşmayı hem de küresel ticaretteki rolünü güçlendirmeyi hedefliyor. Koridor, 7.200 kilometrelik bir güzergâh sunarak Hindistan'dan Rusya'ya ticaretin süresini 30 azaltabilir. İran üzerinden geçen bu koridor, aynı zamanda Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ni tamamlayıcı bir rol üstleniyor. Proje, Batı'nın Rusya üzerindeki ekonomik yaptırımlarına karşı bir "arka kapı" işlevi görüyor.

Jeopolitik Rekabet ve Türkiye'nin Rolü

Türkiye, coğrafi konumunun avantajıyla Asya, Avrupa ve Orta Doğu arasında ticaret ve lojistik alanında stratejik rolünü güçlendirmeye devam ediyor. Küresel ticaret koridorlarının şekillendiği bu dönemde, Türkiye iki önemli projeyle öne çıkıyor: Kalkınma Yolu Projesi ve Zengezur Koridoru.

Kalkınma Yolu Projesi, 14 Mart 2024 tarihli ortak bildirgeyle hayata geçirilmiş, Irak'ın Basra vilayetindeki Büyük Fav Limanı'ndan başlayarak Musul üzerinden Ovaköy'e, oradan da Türkiye ve Avrupa'ya uzanan bir ticaret hattını içeriyor.