İstanbul'un 'Hat Sanatı' tarihinde önemli alan: Merkez Efendi Haziresi ve Külliyesi

Merkez Efendi Haziresi; hat sanatı, mezar kültürü ve tarihî şahsiyetlerin birlikteliğiyle İstanbul'un en önemli kültürel alanlarından biridir. UNESCO koruması altındaki bu bölge, yalnızca dini değil, aynı zamanda sanat ve kültür tarihi açısından da eşsizdir.

Hazire, cami, tekke veya külliye gibi dini yapıların çevresinde bulunan, genellikle seçkin kişilerin defnedildiği küçük mezarlıklardır. Osmanlı'da özellikle din, sanat ve ilim insanlarına ayrılır, mezar taşlarının sanatsal değeriyle mimari ve epigrafik önem taşır.

MERKEZ EFENDİ KİMDİR Asıl adı Musa bin Muslihiddin olan Merkez Efendi (ö. 1552), Halvetiyye tarikatının Sünbülî koluna mensup büyük bir mutasavvıftır. Manisa'da doğmuş, İstanbul'a gelip Sünbül Efendi'den tasavvuf eğitimi almıştır. 23 yıl boyunca Halvetîliğin önemli temsilcisi olmuş, tıbbi otlar ve şifalı karışımlar konusundaki bilgisiyle halk arasında ün kazanmıştır. Zeytinburnu'ndaki tekkesinin bahçesine defnedilmiş ve ardından adına külliye inşa edilmiştir.

İstanbul'un hazirelerini gezmeye devam ediyoruz. Merkez Efendi Haziresi'nin hat sanatımız açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu bu araştırma ile öğrenmiş bulunuyorum. Burada bulunan mezar taşlarının büyük kısmı, Osmanlı'nın önde gelen hattatları tarafından yazılmış. Bu bilgiyi paylaşmak benim için oldukça heyecan verici.

HATIRALAR TAŞLARA KAZINMIŞ

İstanbul'un kalbinde, surların gölgesinde sessizce zamana direnen bir külliye yer alır: Merkez Efendi Külliyesi ve onun çevresini kuşatan zarif haziresi. Yalnızca bir mezarlık değil, aynı zamanda Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan bir hatırat sahnesi olan bu alan; içinde yatan ilim, sanat ve siyaset insanlarıyla İstanbul'un hafızasını taşır. Her biri ayrı bir hikâye anlatan mezar taşları, üzerlerindeki zarif hatlarla sadece ölümün değil, estetiğin ve maneviyatın da izlerini yansıtır.

KÜLLİYENİN TARİHÇESİ VE GELİŞİMİ

Merkez Efendi (Musa bin Muslihiddin, ö. 1552), Halvetiyye tarikatının Sünbülî kolunun önemli şeyhlerindendir. Sünbül Efendi'nin vefatı sonrası 23 yıl boyunca şeyhlik yapmış ve kendi tekkesinin bahçesine defnedilmiştir. Zamanla Şah Sultan'ın vakfiyesi ve Mimar Sinan'ın katkılarıyla büyük bir külliyeye dönüşmüştür. Cami, hamam, tekke, tevhidhâne, çilehane, derviş hücreleri, mutfak, selamlık, türbe ve hazireden oluşur. XVIII. yüzyıl ortalarından itibaren mezarlık olarak da kullanılmaya başlanmış, zamanla farklı kesimlerden insanların defnedildiği büyük bir mezarlığa dönüşmüştür.

UNESCO DÜNYA MİRASI KAPSAMINDA

Merkez Efendi Haziresi, 1985'te UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne giren "İstanbul'un Tarihi Alanları" bileşeninin bir parçasıdır. 1995'te sit alanı ilan edilen bölge, mimari ve kültürel peyzaj unsurlarının korunmasında örnek olarak gösterilmektedir.