Ecdadın emanetinin son hali üzdü

İstanbul'daki 3 bedestenden biri olan Galata Bedesteni Fatih Sultan Mehmed'in Ayasofya Vakfı için inşa ettirdi. Galata Bedesteni (Fatih Çarşısı), bugün bakımsızlığı ile dikkat çekiyor. Osmanlı ticaret hayatının en önemli yapılarından biri olan bedesten, geçmişteki ihtişamından uzak bir görüntü sergiliyor.

"Asırlar boyunca ticaretin kalbi burada attı, bugün ise sessizliğin ve ihmalkârlığın gölgesinde…"

İstanbul'da 1453 - 1481 yıllarında bölgede inşa edilen en büyük ticaret yapısı olan Galata Bedesteni, Ayasofya vakfına gelir getirmesi amacıyla yapılmıştır. Değerli eşya satılan çarşı anlamına gelen bedesten günümüzde iş aletleri ve hırdavat satışı yapan dükkanlar tarafından kullanılmaktadır. Karaköy Perşembe Pazarı'nda yer alan Galata Bedesteni, Osmanlı vakıf sisteminin şehir hayatındaki en önemli örneklerinden biri olan yapı, yüzyıllar boyunca ticaretin kalbinin attığı mekânlardan biri oldu.

MİMARİ ÖZELLİKLERİ

Yaklaşık 1336 metrekarelik bir alanı kaplayan bedesten, sekiz fil ayağı üzerine oturtulmuş olup üzeri 15 kubbe ve tonozlarla örtülüdür. Sağlam taş duvarları ve kubbeli yapısıyla Osmanlı ticaret mimarisinin tüm karakteristik özelliklerini taşır.

TARİHÎ KONUMU VE ÖNEMİ

Perşembe Pazarı'nın tam merkezinde yer alan Galata Bedesteni, Evliya Çelebi'nin ifadeleriyle "üç bin seksen dükkân", "sekiz çarşı", "yağ pazarı", "attârlar" ve "on iki kubbeli Fatih Bedestanı"nı barındıran büyük bir ticaret merkeziydi. Kapalıçarşı'daki bedestenlerle birlikte Osmanlı ticaret ağının en önemli halkalarından birini oluşturdu.

ŞEHİR MEKÂNINA ETKİSİ

Yüzyıllar boyunca Perşembe Pazarı ve Galata hattı, bedestenler ve çevresindeki hanlarla birlikte İstanbul'un ekonomik omurgasını oluşturdu. 16. yüzyıldan itibaren hem yerel hem uluslararası ticaretin merkezi haline geldi.

700 YILLIK ESERLER CAN ÇEKİŞİYOR

Galata'da 1303'te inşa edilen ancak 1863'den itibaren yıkımına başlanan Galata Surları, hem Haliç Metro Köprüsü'nden Azapkapı, Şişhane istikametine, hem de Karaköy Bankalar Caddesi yönüne doğru uzanan bölgede bulunuyor. İstanbul'un en eski tarihi eserlerinden sayılan yapılar aradan geçen 715 yıllık sürede restore edilemezken, ayakta kalan birkaç parça da viraneyi andırıyor.