Erdoğan'ın seçimi "belediye" değil "Türkiye" oldu!

31 Mart seçimleri pek çok açıdan analiz edilmesi gereken yeni bir durum çıkardı ortaya. Bunları önümüzdeki günlerde politik, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik açılardan değerlendireceğiz mutlaka. Ama ilk ağızdan söylenmesi gerekenlere dair notlarımı paylaşmak istiyorum sizlere.

Bu seçimlerin belirleyeni emekliler oldu. Yüksek enflasyonla birlikte alım gücü düşen emekliler AK Parti'ye mesajını sandık üzerinden verdi. Mayıs seçimlerinde Erdoğan'a kıyamayan ve Türkiye'nin başında yine o olsun isteyen emekliler bu kez kırgınlığı, dargınlığı, içinde bulunduğu durumun zorluğu Erdoğan tarafından görülsün istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da seçim akşamı yaptığı ilk açıklamada "tamamdır, mesajı aldık, baş göz üstüne" dedikten sonra enflasyonun etkisini kırmak için uygulanan ekonomik programa işaret etti. Orta vadeli programa bağlı kaldıklarını, yılın ikinci yarısında iyileşmenin toplumun tüm kesimlerince hissedileceğini söyledi.

Daha önce de emekli maaş zamlarını temmuz ayında yeniden değerlendireceğiz, demişti. O vakte kadar da bayram ikramiyesi, banka promosyonu gibi imkanlarla emeklileri desteklemeye gayret edilmişti.

Tabii bir de şu var: 2019 seçimine EYT baskısı altında giden ve İstanbul ve Ankara'yı kaybeden AK Parti 2023 seçimleri öncesinde EYT'lilerin emekliliğini onaylamıştı. Ama bir benzerini emeklilerin beklentilerinin karşılanması için yapmadı. Ekonomik programdaki hassas denge sadık kaldı. Emeklinin tepkisi de böyle oldu!

Peki bu kadar yılın başarılı siyasetçisi 16 milyon emeklinin beklentisini karşılamayarak bir manada seçimi neden riske etti Pekala sandığa gidiyorum, seçimi almak zorundayım, isteneni bol kepçeden vereyim, neden demedi

Benim bu soruya verdiğim cevap Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bir seçim yaptığı yönünde. Bir bilgiye dayanarak yazmıyorum. Bir çıkarsamada bulunuyorum.

Bana kalırsa Erdoğan birkaç belediye fazla kazanmak yerine Türkiye'nin ekonomik geleceğini önceledi. Orta vadeli programın iyi sonuç vermesi hassas dengeyi korumaktan geçiyor. Ve Erdoğan'ın, Cevdet Yılmaz'ın, Mehmet Şimşek'in sıkça dediğine göre "yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik". Enflasyonun yakıcı etkisinin yılın ikinci yarısında geçmesi, tek haneye inmesi için programa harfiyen uyulması gerektiğini hatırlatıyorlar.

Buna göre de Erdoğan ekonomik programa sadık kalarak Türkiye'yi kısır döngüye yeniden sokmamak, Türkiye'yi düze çıkarmak amacıyla "acı reçete" ne gerektiriyorsa onu yaptı.

"Ak Parti birkaç belediye fazla kazanacağına Türkiye kazansın" dedi.

İRTİFA KAYBI

AK Parti kurulduğu günden bu yana girdiği seçimlerde ilk kez Cumhuriyet Halk Partisi'nin arkasında kaldı. Cumhurbaşkanının ifadesiyle "irtifa kaybetti". Ama Erdoğan'ın balkon konuşmasında altını kalınca çizdiği gibi "demokrasi kazandı".

Erdoğan bunu "olanda hayır vardır" diyerek karşıladı, milletin kararını selamladı.

Millet iradesi CHP lehine tecelli etti ama seçim sürecinde en fazla koşturup yorulan Cumhurbaşkanı başta olmak üzere AK Parti yönetiminden, sözcülerinden, belediye başkan adaylarından, kamusal alanından, medya çevrelerinden ve hatta AK Parti'ye gönül ve oy vermiş tabanından "millet iradesini" sorgulayan, aşağılayan, ti'ye alan en ufak bir yorum dahi gelmedi. Cumhur İttifakı ortağı MHP'den ve Bahçeli'den de gelmedi.

DEMOKRATİK OLGUNLUK