Teyzeler, amcalar, dayılar yok olmasın!

Eğer aileler tek çocuk sahibi olmaya devam ederse ve bu tercih toplumda genel bir eğilim halini alırsa olacağı budur!

Çocuklar her şeyden önce kardeşsiz kalır.

Birlikte büyüyeceği, güleceği oynayacağı, kavga edip barışacağı, ilk aşkını derdini neşesini... anlatacağı, ömür boyu sırtını güvenle yaslayacağı o dağdan mahrum olur.

Paylaşmayı öğrenemez.

Kıskançlık, kızgınlık gibi negatif duygularını dizginlemeyi; sevgiye, iyiliğe çevirmeyi bilemez. Affetmenin hazzına varamaz. İçi katılaşır. Yalnızlaşır. Zorlanır.

Her ailede çocuk sayısı teke düşerse teyze, amca, hala, dayı kalmaz ortada. Elti, bacanak, enişte, görümce gibi Türk aile ve toplum yapısının o renkli çeşitli müesseseleri tarih olur.

Bayram günlerinde, özel günlerde kurulan masalar ıssız kalır.

Zaten bayramlarda büyük aile buluşmasına katılıp gürültülü ev toplantılarında ailenin diğer fertlerine hizmet etmek yerine bir tatil beldesinde tek başına içeceğini yudumlamayı giderek daha fazla oranda tercih ediyor insanlar.

Tekil tatil demek 11 ev, 1 porsiyon pizza, TV karşısında tek kanepe, psikiyatri seansları, prozac şeklinde devam eden bir zincirin halkaları oysa.

Yalnız yaşam, yalnız ölüm demek, giderek.

Batı toplumlarında olduğu gibi tıpkı.

Tek başına ekrana bakarken ölünen, öldüğünden kimsenin haberdar olmadığı, kötü kokudan rahatsız olan "komşuların" telefonuyla gelen profesyonellerin, yabancıların yani, gelip cesedi alıp defnettiği mukadderat.

Biliyorum boğuldunuz okurken.

Karanlık bir gelecek tasviri çünkü bu.

Parçası olmayı kimse istemez.

Fakat...

Büyükşehirlerde bilhassa kişinin kendini kaynayan kalabalıklar içinde zerre gibi gördüğü metropollerde bireyselleşme daha da artarsa, "anda kal" telkinleriyle "hayatını yaşa" talimatları böyle devam ederse, olacağı budur!

Aile bağlarını, akrabayı konu komşuyu yaşam kaynağı, habitatı gibi değil de ayak bağı olarak görmeye başlamışsa kişi, elbette özgürleşmek ister.

Bağlılık, devamlılık isteyen "aile" fikrinden uzaklaşır.

Her şeyden önce, tartışmasız öncelik ve bitmeyen sorumluluk demek olan çocuk sahibi olmayı istemez. Hele üç beş çocuk, hiç istemez!

Geç evlenir, kolay boşanır.

Günümüzde olan, biraz da budur.

Şükür ki henüz bu distopyanın içinde değiliz.

Ama uzak da değiliz.

Hâlâ güçlü aile bağlarıyla bağlıyız birbirimize. Araya mesafeler girse bile sorun yok. Görüntülü konuşma imkanı uzaktakini yakın ediyor.

Çocuklar annelerinden telefonla yemek tarifi alıyor, günlük hasbihalini ediyor.

Lakin yine de eskisi gibi değil hiçbir şey.

Çözüldüğümüzün, seyreldiğimizin, azaldığımızın farkındayız.

Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yıllardır uyardığı yerdeyiz.