8 Aralık Suriye devriminin ardından sahada dengelerin aleyhine değiştiğini gören ve hızla İsrail'e yaslanmaya çalışan SDG kısa yanılsamalar, çeşitli denemeler ve zaman kazanmaya yönelik hamlelerin, boş hayallerin ardından sahadaki ve masadaki gerçeği kabullenmek zorunda kaldı.
Sahadaki ve masadaki gerçek ne
SAHADA ESKİ DENKLEM YOK ARTIK
Katil Esed utanç içinde kaçtı ülkesinden. Yeni Suriye için yıllarca savaşan Suriyeliler idareyi ele geçirdi ve Ahmet El-Şara liderliğindeki yeni yönetim Ankara'nın desteğiyle dünyada kabul gördü. Tüm renklerin korunduğu birleşik bir Suriye için çalışılıyor.
Üstelik ilk parlamento seçimleri yapıldı, yeni anayasa için hazırlıklara çoktan başlandı.
ABD Başkanı Trump (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ricasıyla) Suriye'ye uygulanan yaptırımları kaldırdı. Ekonominin, kamu idaresinin, Suriye ordusunun, civar ülkelere dağılmış Suriye toplumunun ayağa kalkması için büyük emekler veriliyor.
Öte yandan zayıf halka görülen Dürziler, Aleviler ve SDG üzerinden Suriye'yi parçalamak isteyen İsrail'in çabaları da elbirliğiyle boşa çıkarıldı.
MASADA DURUM NEDİR
Masadaki kartlar da SDG'ye tek yönün Şam olduğunu işaret ediyor.
Terör örgütü lideri Öcalan'ın 27 Şubatta yaptığı "PKK tüm unsurlarıyla silah bıraksın, örgütü lağvedin" talimatına uymamak için kendini inkara kalkışan SDG baskılara dayanamayarak 10 Mart'ta Şam ile entegrasyon anlaşması imzalamıştı malumunuz.
Sonra aylarca uymadı bu anlaşmaya. Taahhüt ettiği maddelerin hiç birini yerine getirmedi. Hatta federasyon amaçlı karar toplantıları da dahil aksi yönde pek çok adım attı. Şam ordusuna saldırdı. Orduya kütle halinde katılma isteğinde, özerklik iddiasında ısrar etti.
Ama girdiği yollar çıkmaz sokaktı.
10 Ekim'de Şarm el-Şeyh'te -İsrail'i dizginlemek üzere- kurulan masada Türkiye'nin var ve hakim oluşu SDG için sonun başlangıcıydı.
SDG'NİN TABUTUNA SON ÇİVİ
SDG'nin tabutuna son çivi ise 12 Kasım'da Oval Ofis'te çakıldı. Başkan Trump'ın Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet el-Şara'yı ağırladığı toplantıya Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da davet edilmesi ve konulara harita üzerinde Fidan'ın anlatımlarıyla çalışılması SDG için artık kaçamadığı karar anı oldu.
Mecburen yeniden oturdu Şam yönetimiyle masaya.
ABD Başkanı Trump'ın defalarca dediği gibi "Suriye'nin anahtarı Türkiye'nin elinde" çünkü.
Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türkiye adına konuşan her yetkilinin bu ifadeyi "Biz terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge istiyoruz, bu amaçla geçiş sürecindeki Suriye yönetimine destek oluyoruz" şeklinde düzelttiğini kayıt düşeyim buraya.
Velhasıl 2012'de PKK'nın Suriye kolu olarak kurulan, ideolojik ve pratik yönlerden PKK'nın bir parçası olduğu MİT'in ve pek çok uluslararası kuruluşun raporlarına giren YPG-SDG için "deniz bitti".
"Öcalan'ın çağrısı bize değil, PKK'ya yönelik" söylemleri de "PKK bağını koparmak için adınızı değiştirin, araya demokratik kelimesi yerleştirmek zekice olur" diyen ABD'li komutanların akıl vermeleri de silah vermeleri de kurtarmıyor artık açılımı "Suriye Demokratik Güçleri" olan SDG'yi.

3