Gazze'de dünyanın gözü önünde soykırım sürerken ve Türkiye dışında hiçbir ülke meseleyi sahiplenerek çözüm aramazken en fazla şu soruyu sorduk kendi kendimize:
"Müslüman ülkeler nerede! Gazze'de çocuklarımızın kadınlarımızın masum Filistinli kardeşlerimizin bedenleri bombalarla parçalanırken, binlercesi açlıktan ilaçsızlıktan ölürken din kardeşleri neyle meşgul Kudüs davası için kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) nasıl oluyor da varlık amacına bigâne kalıyor"
MÜSLÜMAN ÜLKELERİN İRADESİ
İki yılın ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk Dışişleri'nin kararlı takibi sonrasında bir irade belirdi. İİT Dışişleri Bakanları Temas Grubu'nun batılı başkentlere yaptığı ziyaretler, kendi içlerinde ortak hareket etme zorunluluğu konusunda bilinç inşa etme çabası vesaire derken kınamanın ötesinde sorumluluk alma aşamasına iki yılın sonunda ancak geçildi.
Söz konusu irade ilk kez BM marjında New York'ta görülmüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump'ın masa başında oturduğu ve nüfusu Müslüman 7 ülke liderinin-temsilcisinin katıldığı toplantı İsrail'i dizginleyen, Gazze'de ateşkesi sağlayan (katil devlet her ne kadar uymuyorsa da) zeminin ilk adımıydı.
İkinci adım Beyaz Saray'da Erdoğan-Trump görüşmesinde atıldı ve Erdoğan'ın aynı anda hem Hamas'ı hem Trump'ı ikna etmesiyle Şarm El-Şeyh'teki o imza töreni mümkün olabildi.
O gün bugündür Gazze'de durum daha kötü değil, ama iyi de değil. Çünkü İsrail -kendisinden beklendiği ve kötü sicilinin gösterdiği gibi- ateşkese uymuyor, keyfi gerekçelerle Gazze'ye saldırmaya devam ediyor.
MASADA ATEŞKES, SAHADA SOYKIRIM VAR
İlk etapta rehine-esir takası gerçekleşti. Soykırımcı sarı çizgiyle gösterilen alana çekildi ama sık sık ihlal ediyor. Hamas tüm imkânsızlıklar içinde ölü İsraillilerin cesetlerine ulaştıkça Kızılhaç aracılığıyla teslim ediyor ama Siyonist rejim hiç memnun değil.
Ateşkes hiç istemediği bir şeydi çünkü. Netenyahu kendi ikbali için ateşin devam etmesi gerektiğini düşünüyor, mütemadiyen bahaneler üretiyor.
Öyle ki ateşkesin yürürlüğe girdiği 10 Ekimden bu yana henüz yerleri tespit edilemediği için İsrail'e teslim edilmemiş olan 10-15 ölü İsrailli için 250'ye yakın Gazzeli'yi öldürdü bile isteye!
Üstelik yardım girişlerini de engelliyor, sınırlıyor, besin değeri yüksek gıdaların, acil ilaçların ve yakıt tırlarının girmesine izin vermiyor. Anlaşma kapsamında Gazze'ye her gün en az 600 yardım tırı girmesi gerekirken bu sayı 100 civarında kalıyor.
Bu açıdan İstanbul'da Türk Dışişlerinin riyasetinde toplanan Müslüman ülkelerin alacağı kararlar, ortaya koyacağı irade hem kapsam hem zamanlama hem de "Gazze'de her şey yolunda" havasına hemen giriveren ABD ve batılı devletler için çok önemli.
GAZZE TOPLANTISINDA KONUŞULANLAR
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın başkanlık ettiği toplantıya Endonezya, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün'den bakanlar katıldı.
Toplantı sonrası yapılan açıklamalar Gazze konusunda Türkiye dahil 7 ülkenin iradesinin sürdüğünü gösterdi.
İsrail'in ateşkese uyması, bunun için İsrail üzerinde uluslararası baskının artırılması, yardımların girişinin sağlanması gibi zaruretler konusunda ortak tutum açıklandı.
Tüm bunları mümkün kılacak olan fiili askeri gücün teşekkül edilmesi mevzu -ki en fazla merak edilen- BMGK'da şekillenmeye bırakıldı.
Bakan Hakan Fidan bu konuda şöyle dedi: "Ülkeler BMGK'daki tanımın içeriğine göre asker gönderip göndermeye karar verecek. Türkiye olarak biz Şarm El-Şeyh'te imzaladığımız gibi elimizi taşın altına koymaya hazırız, ama çerçeve desteklenebilir olmalı."

									
								
									7