Dijitale çekidüzen: 'Sosyal medya yasası' ne getiriyor ne götürüyor

Bir kere, yasa tasarısının adı bu değil. Bu, medyanın koyduğu ad. Dezenformasyon yasası da deniyor. Tam adı "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi". AK Parti ve MHP milletvekillerinin imzasını taşıyan tasarı sosyal medya ve internet haberciliği alanlarını kapsıyor ve herkesin şikayetçi olduğu, tahrip gücü yüksek bu kaotik alana çekidüzen vermeyi amaçlıyor. Yasa tasarısı önce başkanlığını Hatay milletvekili Hüseyin Yayman'ın yaptığı TBMM Dijital Yayınlar Komisyonunda görüşüldü. Geçen hafta ise İstanbul Milletvekili Abdullah Güler'in başkanlığındaki Adalet Komisyonu tasarıyı çalışmaya başladı. Komisyon çalışmasını tamamlayınca Genel Kurul'a sevk edilerek yasalaşacak. Şu an meseleyi yakın takip edenlerin ilgilendiği bir kanun çalışması bu. Genel Kurul'a geldiğinde gündemde haliyle daha fazla yer tutacak. Muhtemelen biraz gürültü çıkacak.Muhalefetin ilk tepkileri bunun ilk işaretleri sayılır. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel "basını boğma kanunu" dedi mesela. İP lideri Meral Akşener'in yorumu da farksızdı: "sosyal medyanın idam fermanı". CHP medyası başta olmak üzere muhalif medya da tasarıya tam olarak böyle bakıyor. BBC, DW, France 24, VOA, Independent gibi yabancı bir devlete ait resmigayri resmi uluslararası yayın kuruluşlarının Türkçe siteleri beklendiği üzere sahibinin menfaatinin peşinde. Yurtdışı fonlarıyla -bazıları doğrudan yabancı devletlerin gönderdiği paralarla yayın yapan "muhalif" siteler (ki bazıları açıkça operasyon sitesi) ve HDPPKK medyası da tasarıya yekten karşı.Peki neye karşılar 40 maddelik yasa tasarısının en fazla tartışılan maddesi 29. Madde. Bu madde "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçuna 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesini öngörüyor. Muhalefet, suç tanımında belirsizlik var, ifadebasın özgürlüğü boğulacak diyerek "hapisteki gazeteciler" bahsini açıyor, "yasayı geri çekin" diyor. Buraya dikkat lütfen: Muhalefetle eş zamanlı olarak "dışardan", "derhal geri çekin" açıklamaları da geliyor. 25 uluslararası basın örgütünün oluşturduğu bir komisyon, milletin vekili olan TBMM üyelerine "yasa tasarısını derhal yürürlükten kaldırın" diye buyurdu bile! Teklifin sahibi olan AK Parti ve MHP ise makulde ısrar ediyor. Sosyal medya ve dijital mecralarla ilgili yasal düzenleme ihtiyacı olduğunu, teklif edilen suç tanımında belirsizlik, ceza normunda keyfiyet olmadığını, hangi fiilin hangi yaptırıma bağlanacağının belli olduğunu savunuyor. Hatta bunu "Neredeyse imkânsız bir suç yaratıyoruz. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir" diye tarif ediyorlar.Dezenformasyonla, kasıtlı yalan haber üretimiyle kamuoyunun haber alma, basının haber yapma hakkının -kasten- karıştırıldığı bir tartışma bu. Bunu yapmamak lazım. Mesele özgürlük kullanımı ya da eleştirebilme hakkı değil çünkü. Doğrudan suç. Bir haber sitesinde birileri kasten itibar suikastı yapacak; siyasi ideolojik etnik dini fark etmez insanların kişilik haklarına saldıracak; ya da devletin milletin varlığını birliğini kurumlarını hedef alacak, kaos çıkması için uğraşacak; bundan siyasi, askeri, ticari, istihbari bir sonuç çıkarmaya çalışacak ve siz "ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü" diye seyredeceksiniz, öyle miOlmaz öyle şey! Bunların hepsi suçtur ve yaptırım gerektirir. Basra'nın harap olması beklenemez. Devlet oturup seyredemez. Yasa koyucu olarak TBMM devletin ve vatandaşların haklarını koruyacak şekilde yasal düzenlemeyi hazırlamakla