7 Aralık 2024 günü Kilis'e giderek iktidara sert bir dille iş öğreten CHP Genel Başkanı Özgür Özel muhtemelen siyasi hayatının en kötü, en batık, en isabetsiz açıklamasını yapmıştı oradan:
"Bir an önce Esed ile gerekli temaslar sağlanmalı! Türkiye'deki Suriyeliler Esed'in ilan ettiği genel aftan haberdar edilmeli."
Özel'in bu açıklaması haber bültenlerinde henüz dönüyorken Esed rejiminin düştüğü, Esed'in Rusya'ya kaçtığı, muhaliflerin Şam'ı ele geçirdiği haberleri "Son Dakika" olarak geçmeye başlamıştı bile.
Yayınlar yıkılmış, sahadan gelen görüntüler anlık olarak ekranlara verilmişti. İç savaşın şiddetinden ve diktatör Esed'in işkencelerinden kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyeliler bir anda sevinçle sokaklara çıkıp günlerce kutlama yapmışlardı. Heyecan doruktaydı ama sahayı takip edenler için Suriye'deki gelişmeler beklenmeyen gelişmeler değildi.
Özgür Özel'in düştüğü boşluk sadece siyaset acemiliğinden ibaret değildi. Kemal Kılıçdaroğlu döneminde de CHP, Suriye konusunda hep yanlış analizler, yanlış siyasetler ve yanlış açıklamalarla mahcup olmuştu.
Esed düşmeden önce Esed'e diktatör bile diyemeyen CHP yönetimi aynı cümlede Erdoğan'ı diktatörlükle suçlamakta beis görmüyordu.
Saha gerçeklerinden uzak, mezhepçi bir siyaset güttü.
Suriye'nin yüzde 80'ni Sünnilerden oluşuyordu ama Esed ailesi ve Baas rejimi yüzde 10'luk Nusayrilere (Alevi) yaslanıyordu. Esed ailesi azınlık diktatörlüğünü istihbaratın gücüyle, çoğunluk üzerine kurulan baskı ve işkence sistemiyle sağlıyordu.
Kılıçdaroğlu CHP'si için Esed'in diktatörlüğü değil mezhebi kimliği ve seküler yaşam biçimi daha önemliydi.
Uluslararası sistemden dışlanan Esed'e heyetler göndermekten, randevu talep etmekten öteye geçmeyen bir siyaset güttü. Özgür Özel de devam ettirdi bu yanlış siyaseti. Aylarca kurmaylarının Esed'in özel kalemiyle irtibat kurmaya, randevu almaya çalışması Özgür Özel'in Suriye hakkında yaptığı tek açıklama sayılıyordu. O randevu bir türlü alınamadı. Özgür Özel atak üstüne atak, açıklama üstüne açıklama yaptı ama sonuç değişmedi. Lakin CHP'nin bu mezhepçi ve laikçi yaklaşımı Türkiye içinde de toplumsal kutuplaşmayı besleyecek nitelikteydi.
CHP'nin bir diğer yanlış politikası da Türkiye'nin "terörü kaynağında kurutma doktrini" çerçevesinde yürüttüğü sınır ötesi operasyonlara karşı çıkması oldu. Meclise gelen her tezkereye ezbere "hayır" dedi CHP. Üstelik Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütlerinden Türkiye'nin içine taşınan terör saldırılarında, top atışlarında can kaybediyor olmamıza rağmen böyle oldu bu.
Diğer yanlış ise seçim popülizmi yapması ve Türkiye'de misafir edilen Suriyelilere karşı kışkırtıcı bir dil ve siyaset gütmesi oldu. Zafer Partisi başta olmak üzere Türklerle Suriyeliler arasında kanamalı bir fay hattı oluşturmaya çalışan ırkçılarla şovenistlerle tepki yarıştırdı CHP yönetimi. Sorumlu siyaset gütmedi. 2023 seçimlerinde mesela Özgür Özel: "Suriyeliler mutlaka gidecek" vaadinde bulunarak vizyonunun kısırlığını ortaya koydu.

2