Bir yıl sonra Adıyaman, Malatya

Ağır bir grip geçirdiğim için 6 Şubat 2023 gecesi hâlâ uyanıktım.

Saat 04.17'den sonraymış demek ki. Adı o vakitler Twitter olan X'e düştü önce dehşetli paylaşımlar.

Farklı illerden insanlar aceleyle yazılmış tweetlerle "çok şiddetli" bir depremden haber verdiler.

Yüreğim ağzıma geldi.

DEVLET TEYAKKUZDAYDI...

TRT Haber'i açtım. AFAD'a dayandırılarak Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7,4 şiddetinde, yerin 7 kilometre derinliğinde bir deprem gerçekleştiği bilgisi "son dakika" olarak verildi ekranlara.

Diğer haber kanallarımız da hızla bölgeye çevirdi bakışını. Yayınlanan ilk görüntüler sosyal medyada paylaşılanlardı. Korkutucuydu. Yıkılan binalar, sönen ışıklar, yerin uğultusu, insanların haykırışları...

Yıkımın büyük olduğu belliydi ama ne kadar büyüktü, henüz bilinmiyordu. Daha fazla bilgiye ihtiyaç vardı, zaman geçmiyordu.

Depremin tahayyül edemeyeceğim kadar büyük olduğunu 10-15 dakika gibi kısa süre içinde AFAD merkezinden canlı yayına geçildiğinde anladım.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AFAD Başkanı ve onlarca başka yetkili isim oradaydı. Demek yataklarından fırlayıp gelmişlerdi. Telefonla konuşuyor, bilgi alıp talimat veriyorlardı ama yüzlerinden okunan ifadeler hiç iyi şeyler söylemiyordu.

Kısa bir bilgilendirme yapıldı sonra.

İçişleri Bakanı Soylu "Ekipler teyakkuz halinde, 4. seviye alarm koyduk" dediğinde "Allah'ım lütfen!" diye haykırdığımı hatırlıyorum.

Ulusal kapasitenin talimat beklemeden acil müdahaleye katılması ve uluslararası kamuoyundan acil yardım istenmesi demekti çünkü bu.

DEVLET MİLLET ORADAYDI

Bir hafta sonra Adıyaman'a gönüllü olarak gittiğimde bütün Türkiye'yi orada buldum.

Devlet bütün kurumları ve imkânlarıyla oradaydı.

Sivil Toplum Kuruluşlarının çokluğuna şaştım.

Türkiye'nin her şehrinden plakalar vızır vızırdı caddelerde, köy yollarında.

Yardıma koşan devletler, harıl harıl çalışan il-ilçe belediyeleri (Adıyaman'da AK Parti belediyeleri dışında belediye aracı görmedim doğrusu ben), şirketler, STK'lar...

Liseli, üniversiteli gençler gelen yardımların indirilmesine, araçlara yüklenmesine, dağıtılmasına, nerede ne iş varsa oraya koşmakta öyle istekli, öyle mücadeleciydiler ki ağlayasım geliyordu.

Herkes neyi varsa onu getirmişti. Çorba pişirip, döner yapıp dağıtanlar, her ihtiyaca her bedene uygun kıyafetler, botlar, bereler, her yaş çocuğa göre giysiler, kadınlar için hijyen kitleri, yaşlılar için yaşlarına uygun kıyafet tercihleri, battaniyeler, sünger yataklar, yiyecek-içecek kolileri, tırlar dolusu su...

Çadırlara konteyner evlere yerleşenler için ilk haftadan sonra kendi yemeklerini pişirebilmeleri için elektrikli ocaklar, tencereler, tavalar, yemek setleri...

Akla gelebilecek her şey yani. Düşünüldü, temin edildi, teslim edildi.

Öyle büyük bir operasyon yürütüldü ki şimdi daha iyi anlıyorum.

Hele de aynı can kurtarma telaşının, can kaybetmiş, travma yaşamış ve bir anda sokakta kalmış çoluk çocuk kadın yaşlı milyonlarca insana ulaşma ve olabilecek en iyi hizmeti ulaştırma çabasının depremden etkilenen 11 ilde aynı şekilde sürdürüldüğünü düşününce...

KÖTÜCÜL MUHALEFET BOŞ DURMADI

On binlerce, belki yüzbinlerce insan bilfiil sahada çalışırken, milyonlarca insan maddi manevi desteğiyle, duasıyla deprem bölgesine yardıma koşarken birileri de ısrarla bu birliği dayanışmayı bozmaya uğraştı.

Nereden türediği belli olmayan kimi figürler, yabancı ülkelerden fonlanan mecralar, iktidara muhalefet etmek için deprem felaketini fırsata çevirmek isteyen partiler yalana manipülasyona kalkışmaktan çekinmedi.

Nitekim İletişim Başkanlığı geçen sene 6-20 Şubat arasında 200'den fazla yalan ve dezenformasyon içerikli haberle beraber arkasındaki aktörleri de ifşa etmiş. İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un dün Afet İletişim Sempozyumunda söylediği gibi "afet iletişimi, afet yönetiminin en hayati unsurlarından biri" gerçekten.

SENE-İ DEVRİYESİNDE...

Depremin birinci yılında İletişim Başkanlığının davetiyle tekrar Adıyaman'a ve Malatya'ya gittim.

21 ülkeden 200'e yakın gazetecinin katıldığı bir bilgilendirme seyahatiydi. Süreci yakından takip eden bizleri bile etkileyen çalışmalar uluslararası medyadan meslektaşlarımızı hayrete düşürdü.