AK Parti'nin negatif seçim referansı CHP belediyeleri

AK Parti'ye karşı seçim kazanacağı zannına kapılan CHP'nin güvendiği, referans gösterdiği tek kaynağı var.Yerel seçimlerde aldığı İstanbul ve Ankara belediyeleri.Evet, her iki ilde de seçmenden en fazla oy alan parti AK Parti olmasına rağmen seçmen belediye yönetiminde CHP adaylarını denemek istedi.Deneme süresinin çoğu gitti azı kaldı.Ve İyi Parti'nin, HDP'nin, Saadet'in ve diğerlerinin oyuyla seçilen belediye başkanları, aradan geçen sürede CHP'nin bir daha seçim kazanamayacağının da teminatı oldu.Çünkü her iki belediye başkanı da seçim vaatlerinin 5'te birini bile yerine getirmedikleri; gözle görülür, elle tutulur, "bravo yaptılar vallahi" dedirtecek herhangi bir icraatta bulunamadıkları gibi geçmiş dönemde AK Partili belediye başkanlarının yapıp tıkır tıkır işlettiği ve CHP'li yönetime devrettiği yatırımları hizmetleri bozdular, ellerine yüzlerine bulaştırdılar.Çuvalladılar.İstanbul'da Ekrem İmamoğlu. Tam bir yürüyen ego.İş bilmiyor, liyakatsiz, sevimsiz, siyasi kimliksiz. Slime malzemesi gibi. Her yola geliyor, her ortama akıyor, kalıbın şeklini alıyor, hiçbir yere yapışmıyor, her verileni kabul ediyor, durmadan terliyor.Buna rağmen muhalefetin içine düştüğü lider yoksunluğu sorunundan sebep, bir şekilde öne çıktı İmamoğlu. Kerameti kendinde sandı ve vatandaşın tevdi ettiği belediye başkanlığı görevini umursamadan cumhurbaşkanı adaylığına heves etti.Profesyonel reklam ajanslarıyla çalışarak algı çalışmaları yaptı, seçim gezilerine, ittifak arayışlarına girdi.Aday olamadan yıprandı.Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş da yaşıyor bunu ağır çekimde.Konuşursa, insan içine çıkarsa, gazetecilerin karşısına oturursa kendi fişini kendisinin çekeceğini biliyor.Katıldığı yayınlardan hep zararına döndü çünkü. Çanak medyada bile alay ve eleştiri konusu oldu.Onun yumuşak karnı İmamoğlu'nun aksine korumak istediği bir kimliğinin olması. Siyasi hayatının dörtte üçü MHP çatısı altında geçmişti. CHP'ye geçince ister istemez HDP'ye de bulaştı.Onun kanlı irinli ikilemi de bu. HDP oyuyla milliyetçilik yapmakla, oy belasına Demirtaş'a göz kırpmak arasında salınıyor.Ama egoizm ve despotizmde rakibi İmamoğlu'ndan altta kalır yanı yok.Belediye Meclisindeki AK Partili üyeleri zabıta marifetiyle dışarı attırmaya kalkmıştı son olarak. "Sus, konuşmayacaksın, istersem söz veririm, istemezsem vermem, burada kuralı ben koyuyorum, al işte koydum, konuşma atarım bak" gibi cümleleri Başkentin Belediye Meclisinde öyle sakınımsız, öyle rahat sarf ediyor ki. Anlıyorsunuz