Türkiye'nin taşıyıcı partisi AK Parti, 8. Olağan Büyük Kongresini pazar günü Ankara'da -10 dereceyi bulan soğuğa rağmen Türkiye'nin 81 ilinden gelen coşkulu bir kalabalığın katılımıyla gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan kongrenin tek adayıydı ve zaten 1547 oyun tamamını alarak partisinin genel başkanlığına yeniden seçildi.
Salonda ya da dışarıda olumsuz bir olay yaşanmadı. CHP'nin tartışmalı kurultayıyla gündeme geldiği üzere iradesini satan partililerin delege avcılarından ev araba telefon yahut cash para istediğine dair herhangi bir şaibe de yayılmadı. Her delege özgür iradesiyle genel başkanını ve yeni yönetimi seçti.
Salonda fısıltıyla konuşulan tek konu, düne kadar başka partilerle yol yürüyüp en sıkıntılı zamanlarda AK Parti aleyhine konuşan isimlerin AK Parti'ye geçer geçmez parti yönetiminde yer bulmasına duyulan bir tür "kırgınlıktı". Kendi sadakatlerinin ve emeklerinin değer görmesini arzu eden ama Erdoğan'ın siyasi öngörüsüne ve becerisini de şeksiz şüphesiz güvendikleri için "mutlak bir bildiği var" diyerek parti ahlakına uygun biçimde dağıldılar.
SİYASETEN ÖLÜ PARTİLERDEN GELENLER
AK Parti'ye farklı partilerden geçişlerin arkasında somut bir gerçek var aslında. Bu isimlerin istifa ettikleri partileri, büyük umutlarla kurulmuş ve yuvarlak masada kendilerine hemen yer ayrılmış olsa da "siyaseten ölü doğmuş" partilerdi. Yaşama şansları yoktu. Sağ, muhafazakar, liberal vesaire parantezlerde anılmalarına rağmen öyle değildiler. Tabanda karşılıkları yoktu. Nitekim Kılıçdaroğlu CHP'si onlara "taşıyıcı annelik" yapmasa idi hiç varlık göstermeyeceklerdi. CHP üzerinden Meclis'e girseler de "tabansız, hedefsiz ve etkisiz olmanın dayanılmaz hafifliğini gördüler.
AK PARTİ "İÇ CEPHE"Yİ KUVVETLENDİRİYOR
Gerçek bir partide siyaset yapmanın cazibesi onları da çekmiş olmalı.
AK Parti vatandaş için olduğu gibi merkez sağ siyaset için de en güçlü adres olmayı sürdürüyor. İyi Parti'den, Gelecek Partisinden ve Yeniden Refah Partisinden ayrılan toplam sekiz milletvekili AK Parti'nin en üst yönetim kurulu olan MKYK'da görev almış durumda.
CHP'deki çalkantılar ve savrulmalarla muğlaklaşan "iç cepheyi kuvvetlendirme hedefi" bir manada AK Parti içinde gerçekleşiyor da diyebiliriz.
23 YILDIR İKTİDARDA OLMAYI NASIL BAŞARIYOR
Erdoğan'ın kongrede "isimler fani, baki olan davadır" dediği gibi Türkiye'nin derdiyle dertlenmek AK Parti'nin kuruluşundan bu yana ayrılmadığı temel prensiplerinden biri.
Bu kadar uzun süre ve kesintisiz şekilde iktidarda kalmanın başka bir açıklaması yok zaten.
Bu yönüyle AK Parti Türkiye siyaseti için olduğu gibi dünya siyasi partiler tarihi açısından da istisnai bir başarı sergiliyor.
Dünyada eşine az rastlanan güçlü ve karizmatik bir lidere sahip olmak; siyaseti vatana millete hizmet etmenin bir aracı olarak görmek; ilkeli, cesur ve kararlı siyaset gütmek ve elbette bunu bu ülküye inanan, bunun için çabalayan kadrolarla yapmak AK Parti'nin çeyrek asra dayanan başarısının kodları.
KÖKLERİ TARİHTE, DALLARI GÖKLERDE
Yola "erdemliler hareketi" ve "reform partisi" olarak çıkan AK Parti aradan geçen 23 yılda vaatlerinin büyük kısmını gerçekleştirdiği gibi partinin ve ülkenin önüne yeni büyük hedefler koymayı da başardı.
Cumhuriyetin 100. Yılı için koyulan hedefe 2023'te ulaşıldı. Cumhurbaşkanı "kökler ve gökler" vurgusu yaparken 2053 ve 2071 hedeflerini gençlere emanet etti.
Kolay bir yolculuk olmadı geçen 23 yıl. Türkiye'nin vesayet odaklarından, darbeci zihniyetten, jakoben anlayıştan kurtulması... Anayasal güvence altında olmasına rağmen yönetmelikler marifetiyle yasaklanan temel hak ve özgürlüklerin önünün açılması... Kürtleri ve Alevileri ikincilleştirmeye yönelik görünmez baskılar, terör örgütlerinin, marjinal yapıların tasallutuna müsait hale getirilen ötekileştirmelere son verilmesi.