Her hafta gazete yazılarımın linkini kopyalayıp sosyal medya platformunda paylaşıyorum. En büyük maksat, yazılarımın herkese, en geniş kitleye ulaşabilmesidir. Günümüzde "Okunacak gazete mi kaldı, köşe yazarı mı kaldı Allah'ını seversen" şeklindeki yaklaşımların yükseldiğini biliyorum. İnternetin baş döndürücü hızı ve getirdiği olumsuz etkiler ne yazık ki geleneksel gazeteleri sıkıntılı bir mecraya itti, bu bir gerçek. Ancak, Avrupa'da artık "bitti" denilen o köklü gazetecilik geleneğini ülkemizde başarıyla devam ettiren yayınlar var.
Başta Milat Gazetesi olmak üzere, aynı minvalde ilerleyen diğer nitelikli gazeteler, bu zorlu dijital ortamda bile ayakta kalmayı ve etkilerini sürdürmeyi başarıyor. Onların yazar kadroları, birer okul, birer mektep olma yolunda ilerleyerek, gazeteciliğin ciddiyetini ve derinliğini koruyor. Bu yayınlar, sadece anlık habercilik yapmakla kalmıyor; aynı zamanda toplumsal meselelere derinlikli bir bakış açısı sunan, düşünce üreten bir platform işlevi görüyor.
Bu Köşede Birikenler: Edebiyat ve Toplum
İşte ben de yıllardır bu köşemde, birikimlerimi, sadece günlük siyasetin sığ sularında yüzmek yerine, edebî ve kültürel derinliği olan konularla birleştirerek okuyucularıma sunma gayretinde oldum. Edebiyat, hayatın sadece görünen yüzü değil, aynı zamanda ruhudur. Toplumsal dönüşümleri, siyasi çalkantıları, bireyin iç dünyasındaki fırtınaları en iyi anlatan, onlara kalıcı bir form veren yine edebiyat olmuştur.
Bu köşede kaleme aldığım her satır, bir yandan güncel olaylara eleştirel bir pencereden bakarken, diğer yandan da köklerimize, tarihimize ve kültürel zenginliğimize bir gönderme yapmayı hedefledi. Okuyucudan aldığım olumlu geri bildirimler, bu çabanın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Çünkü insanlar, sadece haber değil, aynı zamanda anlam arıyor. Köşe yazarlığının asıl gücü de, tam olarak burada yatıyor: Bilgiyi, hikmetle ve estetikle yoğurarak okuyucuya sunmak. Dijital çağın getirdiği bu zorlu rekabette, gazetenin fiziki varlığından sosyal medyanın sanal platformuna taşınan bu yazılar, o anlam arayışına küçük bir ışık tutabilirse ne mutlu bana.
Bu düşüncelerle yine geçen hafta son köşe yazımı sosyal medya platformunda paylaştım. Bu platformda arkadaş diye tabir ettiğimiz beş bin kişi ile etkileşim halindeyim. Bu beş bin kişiden bazıları kendileri beni arkadaşlığa seçmiş. Diğer bazıları da benim arkadaşlık teklifi gönderdiğim şahıslardı. Ama ilginçtir son yazılarım ve paylaşımlarım için ya üç ya da dört kişinin beğeni, değini içerisinde olduğunu gördüm. Biraz da sitem içerisinde bu arkadaşların göreceği şekilde sanal bir mektup yazdım. Mektubu olduğu gibi aşağıya alıyorum.
Gazete Yazılarım Hakkında...
Değerli hocalarım, kıymetli üstadlarım ve mümtaz şahsiyete haiz ilkokul, lise, üniversite arkadaşlarım. İş arkadaşlarım, Mahalleden arkadaşlarım, Arkadaşlarımın arkadaşları. Milat Gazetesinde kurulduğu günden beri mutad köşe yazarlığı yapıyorum. Gazetede yazılar yazarken davasına bir deva bulmak için yazdığım aşikârdır. Üstadımız M. Akif Ersoy dilimize sözcü olmuş: "Gördüm de hazanında bu cennet gibi yurdu