Hangi Şah

Osmanlı'nın son dönemlerinde iki büyük şahsiyet fikri ayrılık dolayısıyla karşı karşıya gelmiştir. Bunlardan ilki Sultan İkinci Abdülhamit ve şair-mütefekkir M. Akif Ersoy'dur. Şimdiki gözle o dönemi değerlendirdiğimizde ilginç bir sonuçlarla karşılaşıyoruz. Çanakkale Savaşlarında cepheye giden yazar ve şairlere güzel eserler yazılması için Boğaz'da yalılar, köşkler verilmişken M. Akif Ersoy Ekim 1915'te dönüş yolunda iken Hicaz hattındaki El Muazzam istasyonunda şiirini yazmış ve kimseden bir ödül ya da hediye talep etmemiştir.

Osmanlı'nın Sultan II. Abdülhamit devrinin en azılı muhalifleri Jön Türkler olmasına bir noktada anlaşılabilir. Ancak günümüz aydınları Mehmet Akif Ersoy'un o dönemde en az Jön Türkler kadar Sultan Abdülhamit'e muhalif olmasına bir anlam verememektedir. Akif, dönemine ve Abdülhamit'in şahsına en ağır eleştirilerden birini içeren İstibdat şiirini yazmıştır. Bu şiirin yazılmasına sebep, Akif'in kadim dostu Mithat Cemal'in başına gelen can sıkıcı bir olaydır. Mehmet Akif bu eserini "Kardeşim Mithat Cemal'e" ithafıyla yayımlamıştır. İlginçtir, Mithat Cemal ile Mehmet Akif'in düşünceleri ve hayata bakış açıları farklı olmasına rağmen, dostlukları dönemin şartları içinde değerlendirilmeli ve bu iki insanın entelektüel birikiminin yakınlığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Mehmet Akif, daha sonra dönemin sosyal/siyasî meseleleri ile ilgili fikrî mütalaalarda bulunduğu Mithat Cemal'le Şehzadebaşı'nda bir gezinti sırasında İran'da meydana gelen acı bir olaydan bahseder. Dönemin İran şahı Muhammed Ali Şah, anayasayı fesh etmiş, bu duruma karşı çıkan İran'daki Meclis-i Mebusan'ı top ateşine tutarak birçok milletvekilinin ölümüne yol açmıştır. 1907'de babasının ölümü üzerine tahta çıkan Muhammed Ali Şah, gerçekleştirdiği antlaşmalarla ülkenin kuzeyini Rusya'nın sömürgesine, güneyini ise İngiltere'nin hâkimiyetine bırakır. Rusya'dan aldığı destekle muhalif gruplara çok sert müdahalelerde bulunan Ali Şah, en nihayetinde babasının hazırlayıp kabul ettiği "Nizamname-i Hukuk-u Millet" yasasını fesh eder. Meşru Meclis'in bu durumu kabul etmemesi üzerine de Meclis'i top ateşi ile yıktırır. Daha sonra halkın başlattığı geniş çaplı ayaklanma neticesinde Rusya'ya kaçmak zorunda kalan Ali Şah, ömrünün devamını kaçak ve sürgün olarak geçirir.

Mehmet Akif, İran meclisinin topa tutulmasından dolayı çok müteessir olur ve Mithat Cemal'e birlikte Acem Şahı başlıklı bir şiir yazmayı teklif eder. Şiirde bu olayın eleştirisi dile getirilecek, zulme karşı çıkılacaktır. Mithat Cemal, Mehmet Akif'i kendinden kat kat üstün bir şair olarak gördüğü için "Onunla şiir mi yazmak Latife mi ediyordu O koşacaktı; ben arkasından bakacaktım." diye düşünür. Ama Akif ciddidir. Şiiri iki bölüm halinde kaleme almayı ve ortak isimle bastırmayı düşündüğünü söyleyince Mithat Cemal'in hayreti artar. Mithat Cemal ile M. Akif bir şiiri birlikte yazarlar.