Tarihin Aynasında Chp'nin Bugünkü Yüzü Görünüyor
ERTUĞRUL AKAR
Cumhuriyet'in ilanından hemen sonra, Birinci Meclis'te farklı seslerin yankılandığı bir dönem yaşanıyordu. Bu seslerden biri, Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey idi. Sadece iyi bir münevver değil, aynı zamanda cesur bir hatip, keskin bir tenkitçiydi. Lozan görüşmeleri sırasında hükümete yönelttiği sert eleştiriler, belli ki bazı çevrelerin keyfini kaçırmıştı.
O, hükümeti; Mehmetçiğin cephede kanıyla kazandığı zaferi, anlaşma masasında heba etmekle suçluyor ve görüşmelere yeni bir heyetin gönderilmesini teklif ediyordu. Bu, o günün şartlarında cesur ama bedeli ağır bir çıkıştı.
Ve 27 Mart 1923 günü… Ali Şükrü Bey bir anda ortadan kayboldu. Birkaç gün sonra cesedi bir çukurda bulundu. Resmî tarihin soğuk satırlarında "öldürüldü" yazıyor ama biz biliyoruz ki; Ali Şükrü Bey, Meclis'te yaptığı muhalefetin bedelini canıyla ödedi.
Bugün üzerinden yüz yıla yakın zaman geçti. Fakat zihniyet değişmedi.
O gün, "vatanın çıkarlarını korumaya çalıştığı" için susturulan bir milletvekili vardı. Bugün ise aynı hırs, aynı tahammülsüzlük, aynı siyasi körlük başka biçimlerde karşımıza çıkıyor.
İftiralar, şantajlar, hedef göstermeler… Sadece siyasi rakiplerine değil, artık kendi kadrolarına da yönelmiş durumda. Siyasetin kirli yüzü, kendi evlatlarını bile acımasızca yiyebiliyor.