Ruhsuz, kimliksiz ve bilinçsiz eğitim ajan da yetiştirir hain de

Ruhsuz, kimliksiz ve bilinçsiz eğitim ajan da yetiştirir hain de

Ertuğrul Akar

Bir toplumun çöküşü, çoğu zaman cephanesi tükendiğinde değil; hafızası silindiğinde başlar. Çünkü tarihini bilmeyen nesiller, geleceğini başkalarının elinden almaz; tersine, başkalarının yazdığı geleceğe razı olurlar.

Bugün Türkiye'nin önündeki en büyük meselelerden biri, sadece ekonomik ya da siyasi değildir. Asıl mesele, eğitim sistemimizin ruhsuzlaşmasıdır. Yani gençlerimizin tarih bilincinden, milli kimlikten ve kültürel derinlikten kopmasıdır.

Eğitim müfredatına bakın: Osmanlı tarihi birkaç sayfayla geçiştirilir, Selçukludan neredeyse hiç bahsedilmez. Cumhuriyet dönemi ise ya ideolojik bir övgü kitabına dönüşür ya da siyasi tartışmaların malzemesi olur.

Oysa tarih, bir ideolojinin değil; bir milletin ortak hafızasının aynasıdır. Biz o aynayı kırdık. Parçalardan birini tutan "sadece Osmanlıcı", diğerini tutan "sadece Cumhuriyetçi" oldu. Ortadaki gerçeği ise kimse göremez hale geldi.

Bir İngiliz çocuğu, Shakespeare'i, Newton'u, Churchill'i;
bir Fransız çocuğu, Napolyon'u, Victor Hugo'yu, De Gaulle'ü
ulusal hafızasının bir parçası olarak öğrenir.

Bizim çocuklarımız ise kendi tarihinin kahramanlarını bile bazen birer "tartışma konusu" olarak öğreniyor.

Fatih Sultan Mehmet'i "savaşçı mıydı yoksa barbar mıydı"
Atatürk'ü "sadece asker mi, yoksa diktatör müydü"
Bu sorular, tarih bilincinin değil, kimlik kaybının ürünüdür.

Bugün müfredat, çocuklara bilgi yüklüyor ama şuur aşılamıyor.
Gençler sınavlarda yüzlerce soru çözüyor ama "ben kimim, bu ülkenin geçmişi bana ne anlatıyor" sorusuna cevap veremiyor.

Tarih dersleri olay kronolojisine indirgenmiş durumda. 1453'ün "fethin tarihi" olduğu ezberletiliyor ama o fethin anlamı, medeniyet iddiası, inanç motivasyonu anlatılmıyor.

Bir gencin zihninde İstanbul'un fethi, sadece bir tarih sorusuna dönüyorsa; o gencin gönlünde fetih ruhu değil, sadece "test çözme refleksi" kalır.

Yeni bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Ama bu, sadece müfredat değişikliğiyle olmaz.
Bu sistem, bilgi veren değil, bilinç inşa eden bir sistem olmalıdır.


Öğrenciler, sadece "ne oldu"yu değil, "neden oldu"yu öğrenmelidir. Selçuklu'nun devlet aklı, Osmanlı'nın adalet anlayışı, Cumhuriyet'in yeniden doğuş azmi, aynı zincirin halkaları olarak anlatılmalıdır.


Tarih, milli ve manevi değerlerle birleşmelidir. Çocuklar, Mevlana'nın hoşgörüsünü, Yunus Emre'nin Türkçesini, Hacı Bektaş'ın insan sevgisini, Fatih'in vizyonunu, Atatürk'ün kararlılığını birlikte kavramalıdır.