Önce yasa sonra denetleme

Kulüplerimiz son yıllarda büyük bir borç sarmalına girdi. Bütün branşların bütçeleri açık veriyor ve borçlar hızla artıyor. Kredi faizi ödemeleri, tek taraflı iptal edilen kontratların getirdiği yükler, mahkemelerle ötelenen borçlar artık yolun sonuna gelindiğinin göstergesi. "Yakıtı para olan soba" diye tanımlanabilecek çoğu kulübümüz duvara tosladı. Bunda son dönemde sosyal medyanın kulüplerin yönetimini etki altına almasının rolü büyük. Sosyal medya baskısıyla transferler yapılıyor, sporcu veya teknik adamlarla yollar çok çabuk ayrılıyor, sürekli günübirlik kararlar alınıyor. Kısacası, sosyal medya en önemli yönetim kurulu üyesi haline geldi. SİYASET, SPORU TESLİM ALMAK ÜZEREDiğer taraftan, popülaritesini artırmak, vitrinde olmak, şahsi çıkarlarını geliştirmek için orada olan ve buradan beslenen yönetici sayısı gözle görülür bir şekilde artıyor. Bu noktada, maddi manevi özveride bulunan, kendi işlerini aksatacak şekilde spora ciddi zaman ayıran yöneticileri ayrı tutuyorum. Siyaset sporu teslim almak üzere. Borç yapılandırmasından kredi almaya, hatta bazı kulüplerde antrenörü belirlemeye kadar sahasını genişletmeye başladı. İngiltere, İspanya, Fransa, Almanya gibi ülkelerde söz konusu bile olmayan bir duruma geldik. ARKADAN DOLAŞMA YOLUNU KAPATIN"Ne yapmalı" diye soranlara cevap çok basit: Birinci aşamada çok kapsamlı bir Spor Yasası şart. Bu yalnız futbolu kapsarsa çok yetersiz kalır. Kimi yöneticilerin hâlâ "amatör" diye tanımlamakta ısrar ettiği, aslında ciddi bir harcama kalemi oluşturan olimpik sporlar da bu yasanın