Paris Basketbol

Başta Euroleague olmak üzere Avrupa basketbolu acaba sıkıcı mı olmaya başladı Bu sezon müthiş işler yapan Fenerbahçe Beko'nun kazandığı ve Play-Off'u garantilediği Paris Basketbol maçından sonra çoğu basketbolseverin kafası karıştı gibi geldi bana. 18 takımlı Euroleague'de Paris Basketbol dışında diğer bütün takımların felsefeleri bile aşağı yukarı aynı. Artık neredeyse oynanan bütün setler bile birbirinin kopyası olmuş. Aklıma şu soru geliyor: Bu bir kolaycılık mı Neredeyse joystick kullanarak idare edilen, koçların egosunun çok ağır bastığı bir sistemin sonu mu geliyor

Paris Basketbol belki bu sezon baraj maçlarına bile kalamayacak. Ama büyük bir yenilik getirdikleri kesin. Sezon başından beri aynı felsefeyle, hatta maçları bile aynı tarzda oynuyorlar. Hızlı oyun, çoğu zaman 8-10 saniyede potaya atış yapan, kimin yerine kimin gireceği (neredeyse alacakları süre) bile belli olan bir oyun tarzını seçmişler. Büyük yatırım yapan 10-12 takıma göre daha kısıtlı bir bütçeleri var. Ama buna karşılık deyim yerindeyse bütün büyük markalara kök söktürüyorlar. Kimini de yeniyorlar. Benim 1996'da Darüşşafaka'da ilk kez başlattığım "Motion Offense" felsefesinin diğer takımları nasıl şaşırttığını hatırlattılar bana. Ana prensipleri savunmayı okuma, gerektiğinde ilk topu atma, yoksa boş adamı bulana kadar topu çevirme üzerine kurulmuş. Tamam, kadroları ve bütçeleri kısıtlı, en büyük eksikleri ayakları çabuk iyi bir uzun gibi geliyor bana. O oyuncuyu bulsalardı bence sıralamadaki yerleri çok daha yukarıda olurdu.