Yoğun trafik

TAKİP edenler bilecektir, birkaç aydır yerel seçimler üzerinden KÜRT KARTI ve KUZEY IRAK'ı yazıyorum. 7 Ekim'deki HAMAS saldırısından bu yana bölgenin dinamiklerinin değişeceğini, güç dengesinin tekrar inşa edileceğini anlatmaya çalışıyorum... Çok geniş kitle, mücadelenin BATI BLOK'u içinde olduğunu görmediği ve bilmediği için olan biteni anlamakta zorlanıyor.
ABD, PKK'ya destek verdi mi
Kesinlikle verdi.
Amacı Türkiye'nin KÜRT'e "KÜRT" demesi içindi. Eski ANKARA kendi vatandaşı olan KÜRT'e "KÜRT" demiyorken, bölgedeki oyunun üzerine kurulduğu KÜRT'e nasıl "KÜRT" diyecekti! Desteğin altında yatan bölgesel hesaplardı yani. Avrupa ise BAAS üzerinden Saddam üzerinden kendi planlarını hayata geçiriyor, bizi sıkıntıya düşürüp hem ABD'nin bölgedeki etkinliğini bitirmek hem Ankara'nın genleşmesini önlemek istiyordu.
PKK'ya BÖLÜCÜ ROL VEREN AVRUPA'ydı. Zaten böyle olduğu için de ÖCALANKENYA'da alıp getiren ANKARA'ya teslim eden CIA'ydı.
Türkiye uzun yıllar bu iki basınç arasında kalıyordu. Ne kendi rotasını oluşturabiliyor ne de bu iki güç'ten biriyle anlaşıp yoluna gidebiliyordu...
Dengeler yerine otursun diye de ABD iki kez gelip IRAK'a giriyordu, vuruyordu! Ortalık yatıştıktan sonra Washington'un KÜRTLER'i ayırmak, kenarda tutmak için bu operasyonları yaptığı anlaşılıyordu.
Kürt hareketi üzerinde etkili olan AVRUPALI İSTİHBARATLAR ve uzantıları, biçmek için bölgeye geliyordu. Temel motivasyonları, AB'nin buradaki enerji kaynaklarına ulaşmasını engellemekti. OLAY BUYDU.
Amerikalılar'ın ne istediğini anlamak zor değildi. Biz onların rakipleri değildik. Büyük ortakları olabilirdik. KÜRESEL ÇAPTA, AB ve ÇİN ile çatışma halindeydiler.
Çin'in arkasındaki görünmeyen güç İNGİLTERE ile de... Biz bölgedeki maçın sonucuna tesir ederdik! NET!
Bunu bildiğim için 7 EKİM HAMAS saldırısını asla İsrail-Filistin meselesi gibi görmedim. Bu kez onu aşan bir tarafı vardı. Şimdiki gelişmeler beni haklı çıkarıyordu...
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın BAĞDAT ve ERBİL'e yaptığı ziyaretlere girmeyeceğim. ABD'ye gidiş ve gelişlere değinmeyeceğim.
Bunlar normal. Olur, olacaktır da...
Asıl mesele arka planda ne olduğunu görmekti!
ABD, ARAP BAHARI'ndan sonra KUZEY AFRİKA'ya geldi. Vekaleten de yolladıkları oldu. AKDENİZ'in GEÇİŞ GÜVENLİĞİ İÇİN kendilerinin olmazsa OLMAZ olduğunu söylüyorlardı. Sonra HAMAS tetiğe bastı. DOĞU AKDENİZ'e geldiler. Güç gösterdiler. Sonra HUSİLER'in yapma ihtimali olmayan saldırılar gerçekleşti.
KIZILDENİZ ellerine geçti.
Avrupa'nın hem ASYA'ya hem ORTA DOĞU'ya rahatlıkla ulaşma imkanını ortadan kaldırıyorlardı.
İşin bir de bize bakan tarafı vardı.
KÜRT KARTI üzerinden IRAK'a, SURİYE'ye ve çevre ülkelere sarkan AVRUPA GERÇEĞİ...
ABD bunu bitirmek zorundaydı.
Odamdan bakınca bu zorunluluğu görüyordum. Bu da günün sonunda KÜRT KARTINA gelip dayanırdı, dayanacaktı.
ABD, 1990'larda başlattığı kurguyu TÜRKİYE'nin desteğiyle bitirmek istiyordu. Gelişmeler de bu yöndeydi. ANKARA-BAĞDATERBİL- WASHINGTON arasındaki trafiğin nedeni buydu. Türkiye yeni bir rol alacaktı. Birleşik Arap Emirlikleri ile yeni sayfa açılması, Suudlar'la aranın düzeltilmesi, Mısır ile yeni rota oluşturulması, HAMAS'a verilen desteğin gözle görülür şekilde geriye alınması, hepsi bunun içindi. Trump gelir mi bilinmez ancak Pentagon askerlerini çektiği an bölgede ne olacağını kimse bilemezdi. AB ayrı İngiltere ayrı Rusya ayrı kartla gelirdi. Doğru olan bu sahne gerçekleşmeden bölgede noktayı koymaktı.
Aşağısı karışıktı! ARAPLAR doğal olarak KÜRTLER'e tepkiliydi.
Kan davası vardı. Saddam'ı 5 KÜRT HAKİMİN ölüme yolladığı hafızalardaki yerini koruyordu.
Ayrıca "Irak için biz 1 milyon insanımızı feda ederken, Kürtler refah içinde yaşadı, hiç eziyet çekmedi..." felsefesi hala canlıydı.
Haritayı alıp baktığınızda KÜRTLER'in nefes alacak yerleri olmadığını görürsünüz. İRAN-IRAK- SURİYE arasında güçlü hasımlar tarafından çevrelenmiş durumdalar. Ekonomik olarak da stratejik olarak da siyasi olarak da yaşama şansları yok! Baştan bu yana yok. ABD bunu iyi biliyor planı buna göre yapıyordu! Önce KÜRT'e "KÜRT" denilmesini sağladılar. Bölgenin sadece ve sadece TÜRKİYE tarafından kontrol edilebileceğini herkesten daha net görüyorlardı.
Türkiye'nin bunu anlamasını istediler.
Eski resmi kalıpların kırılması ve güncellenmesi gerekiyordu.
Öyle de oldu.
Türkiye bölgenin geleceğine uygun politikalar üretince