Üstü açık tehdit!

BRÜKSEL'DE NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi vardı. Dün... Ortak bir bildiri yayınlandı. Rusya ve arkasından da Çin hedefe konuldu. Zirveye döneriz. Ancak biraz geriye gidip bugünü anlamakta fayda var. Savaşın öncesinden bu yana sanırım sadece ben olaylara farklı bakıyorum. Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalesine değişik kulvardan yaklaşıyorum. Yanılabilir miyim Elbette. Her insan gibi olan biteni eksik değerlendirebilirim. Ancak uzun zamandır yazdıklarım doğrulanarak ilerliyor! Savaş konusunda da böyle. Önce şu soruyu sordum! RUSYA NEDEN UKRAYNA'NIN NATO'YA GİRMESİNE KARŞI GİRSE NE KAYBEDER NATO UKRAYNA'YI İÇİNE ALSA VE RUSYA'YI HEDEFE KOYSA NE KAZANIR Bu soruların ikna edici bir cevabı yoktu. Rusya NATO içindeki UKRAYNA'yı abartıyor, NATO da UKRAYNA'yı kullanarak tansiyonu yükseltiyordu... Yani STRATEJİK olarak bir kurgu vizyona konuluyordu. Ancak perde arkasındaki anlaşmalar, kitleler tarafından bilinmediği için ABD-AB-NATO- UKRAYNA bir tarafta, RUSYA ise diğer tarafta sanılmaktaydı. Böyle bir denge mümkün değildi. Siyasi-askeri-ekonomikteknolojik olarak mümkün değildi. Putin böyle bir hamleyi bir büyük güç ile anlaşmadan yapamazdı, yapmazdı. Mümkün değildi! Açalım... Macron göreve geleli birkaç ay olmuştu. Sorbonne Üniversitesi'nde 100 dakikalık bir konuşma yapan Macron "Avrupa ortak savunma gücünü 2020'de hayata geçirmelidir. Orta savunma bütçesi ve politikası geliştirmek şart..." diyordu. Önemli bir işaret fişeği atıyordu. Bazı AB üyeleri ülkeler de ORTAK ASKERİ GÜÇ için bastırıyordu. Ancak daha önce de sık sık yazdığım gibi İNGİLTERE buna "NATO'ya zarar verir" gerekçesiyle karşı çıkıyordu... Macron o konuşmasında tarihi önemde şu sözleri söylüyordu: "Şu anki Avrupa çok güçlü, çok yavaş ve çok verimsiz... Yalnızca Avrupa, dünya sahnesinde karşılaştığımız büyük sorunlarla başa çıkmamız için gerekli araçları bize verebilir..." Yani "birleşerek ortak gücümüzle KÜRESEL KONTROLÜ ele geçirebiliriz" diyordu. Üstü kapalı bir şekilde ABD'ye isyan ediyordu. Haklıydı da. Kendi oyunlarını kurmak istemeleri son derece doğaldı. Macron'un bu çıkışına cevap anında geldi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Emmanuel Macron'un "AVRUPA ORDUSU" kuralım fikrine karşı "TRANSATLANTİK İLİŞKİLERİN BOZULMAMASI GEREKİR" cevabını verdi. Ancak turpun büyüğü heybedeydi. NATO Genel Sekreteri bir iki adım sonra tehdidi patlatıyordu! Stoltenberg ABD ile ilişkilerin bozulmaması gerektiğine dikkat çekerek "Stratejik bağımsızlık gibi bir süreçten çok fazla bahsediyorsanız, önemli stratejik işleri kendi başınıza yapacağınız anlaşılır ve bu akıllıca değildir" diyor ve noktayı koyuyordu! NATO'nun bir numarası AVRUPA'ya "Gücün kadar konuş. Sana istediğin bu alanı vermeyiz. Kendi başına oyun kuramazsın. Boyunun ölçüsünü alır yerine oturursun" diyordu aslında. Elbette bunu diplomatik bir lisanla söylüyordu... Lafın tamamı DELİYE söylenirdi zaten... Genel Sekreter aynı konuşmada "Gerçek şu ki, tek ve güçlü bir komuta yapısına ihtiyacımız var. Kaynaklarımızı ikiye bölemeyiz" diyerek ABD'siz olamayacağını ilan ediyordu. Ve Türkiye ile ilgili de parantezini açıyor ve "AB üyesi olmayan müttefikler Avrupa'nın güvenliğinde anahtar rol oynuyor. Avrupa savunması, AB ÜYESİ OLMAYAN Türkiye gibi ülkeler olmadan tahayyül edemez..." sözleriyle raconu kesiyordu. Ve dün Brüksel'de NATO ZİRVESİ toplanıyor, bildiri ile günü kapatıyordu. NATO yayınladığı bildiride "Rusya'nın sivillere yönelik saldırısını güçlü bir şekilde kınıyoruz. Rusya'nın saldırısı küresel güvenliği tehdit ediyor" ifadeleri yer aldı. Tabii bir de ÇİN ile ilgi kısmı bulunmaktaydı!