Trump Tower

BU yazının dün yazdıklarımla bir arada okunmasının, gelişmelerin anlaşılması açısından faydalı olacağını düşünüyorum. İşler karıştı. Daha da karışacak gibi...
Amerika'da ciddi türbülans var! ANGLO-SAKSON ekol'ün Amerika'daki uzantısı ya da İngilizler doğrudan düğmeye bastı gibi... "Neler oluyor" sorusunu sorup adım adım cevabının peşine düşelim...
Geride bıraktığımız AĞUSTOS ayında İngiltere'nin kuzeybatısındaki Southport kasabasında dehşet yaşandı.
ÜÇ kız çocuğu bıçaklı saldırgan tarafından katledildi. Ülke karıştı. Polis sert önlemler aldı.
AŞIRI SAĞCI gruplar sokağa indi. Çatışmalar başladı. Sosyal medyada yayılan saldırganın "İslamcı bir göçmen olduğu" söylentisi, AŞIRI SAĞCILAR'ın ülkeyi karıştırmasına yetti de arttı bile... Sonra IRKÇILIK karşıtı gruplar da sahneye çıktı.
Yüzlerce kişi gözaltına alındı.
Başbakan Keir Starmer, şiddet içeren gösterileri kınadı ve "aşırı sağın haydutluğu" olarak niteledi.
Doğru mu Net olarak...
Devam...
İngiltere hükümetinden sosyal medya platformlarının "dezenformasyonu körüklediği" yönündeki açıklamalarının ardından ELON MUSK topa girdi. Gözaltına alınanlara yapılan muameleyi kınadı ve "Burası İngiltere mi, Sovyetler Birliği mi" ifadesini kullandı.
Bunun üzerine Başbakan Starmer ile arasında polemik başladı. MUSK gün boyu İNGİLTERE'Yi topa tuttu...
Bir paylaşıma, "İngiltere'de tüm toplumların eşit şekilde korunmadığı" yorumunu yapan Musk, noktayı şöyle koydu:
İNGİLTERE'DE İÇ SAVAŞ KAÇINILMAZ...
Güncele geleceğiz ancak yine bir hatırlatmaya ihtiyaç var... MUSK'ın Londra ile atışmasından bir ay önceye dönelim...
ABD BAŞKANI Trump, kulağından vuruluyor uyarılıyordu. Bu kurşunlar kendisinin JD VANCE'I YARDIMCISI olarak seçmesi içindi! JD VANCE da MUSK gibiydi! Ulusal Muhafazakarlık Konferansı'nda 20 dakikalık bir konuşma yapan VANCE, ilginç noktaların altını çiziyordu:
Nükleer silaha sahip olacak ilk İslamcı ülke hangisi olacak diye konuşuyorduk. Belki İran olabilir dedik, Pakistan zaten sayılabilir. Ancak daha sonra belki de hükümete gelen İşçi Partisi liderliğindeki İngiltere'nin olabileceğine kanaat getirdik...
Buraya kadar tamamsa devam...
Özellikle RUSYA'nın PUTİN'in sınırlanması ve yeni rolünü kabul etmesi için Washington ile Londra arasında bir anlaşma vardı. Bu belliydi.
Arazide görülüyordu. Türkiye de burada LONDRA üzerinden Amerika'ya uzanmaktaydı.
Bu sebeple Putin, Libya'dan, AKDENİZ'den, Suriye'den atılıyordu. Türkiye önemli işler yapıyordu. NORMALDE bu DENGE DEĞİŞMEZ. Ancak TRUMP'ın Truth Social adlı sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Maliye bakanı istifa ederken ya da Vali Justin Trudeau tarafından kovulurken, Büyük Kanada Eyaleti şaşkına döndü" ifadesini kullanması sıkıntıyı ortaya koyuyordu. Trump doğrudan İNGİLTERE'ye yükleniyordu...
KANADA demek büyük oranda BUCKINGHAM demekti... Kral III. CHARLES DEMEKTİ...
Trump'ın Justin Trudeau için VALİ demesi de ilk değildi...
Sanırım MAGA yani MAKE AMERICA GREAT AGAIN hareketi önünde engel olarak İNGİLTERE'yi, Buckingham'ı görüyordu. Bu nedenle TRUMP, BEYAZ SARAY'a geçmeden Paris'e gidiyor NOTRE DAME Katedrali'nin açılışına katılıyor MACRON ile ORTAKLIK pozu vererek Londra'ya mesaj yolluyordu.
Trump'ın 2016'daki seçim zaferinden sonra RUSYA DOSYASI hazırlanıyor ve BAŞKANLIĞI ZEHİR ediliyordu.
BEYAZ SARAY'dan 67 yakın çalışma arkadaşını bu nedenle göndermek zorunda kalıyordu.
NOTRE DAME için PARİS'e giderek ilk resmi gezisini yapan TRUMP, aynı zamanda izleyeceği rotayı da ilan ediyordu. Bundan şüphesiz en çok rahatsız olan KÜRESEL ANLAŞMA içinde olduğu İNGİLTERE'dir. EN çok sevinen de BARIŞI getireceği için Londra'nın baskısından kurtulacak olan PUTİN'dir.
Londra'nın talep ettiği