HAMAS'IN 7 Ekim'deki saldırısından sonra bölgeyi ayakta tutan tüm taşıyıcılar sarsıldı. Türkiye'nin oynadığı önemli rol, Rusya ve İran gibi bölgenin iki önemli oyuncusunun saf dışı kalmasına yol açtı. HTŞ'nin Colani'nin (Ahmed el Şara) sahne alması, Esad'ın devrilmesi sarsıntıyı daha da büyüttü.
Bölgenin geleceğini şekillendiren hamlelerden, kurgulardan, belki de bilek güreşinden biri YPGSDG- PKK konusunda atılacak adımlardı.
Gelişmelerden fırsat bulup yazamadım. Önemli ve kritik bir buluşma gerçekleşti.
Londra'da....
Günlerdir Amerikalı isimler, heyetler, CENTCOM komutanı, Barzani, Mazlum Abdi, Ahmed el Şara arasında bir trafik yaşanmakta. Buna Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'yi de eklemek durumundayız... Yaklaşık 60 gün önce ABD Başkanı Biden, bir heyet yollayıp İran konusunda kendisini uyardı.
Trump seçildi. Geldi. Hemen hemen ilk uyarısının muhatabı Sudani'ydi. Trump, "İran destekli yapıları bir an önce ülkenden yolla..." şeklinde bir uyarı yolluyordu. Satır aralarında "İSRAİL İLE VURURUZ" diyorlardı...
Bu iklimde YPGSDG PKK'nın ileri gelen isimleri LONDRA'ya gitti. Mazlum Abdi'nin sağ kolu gibi davranan ve DIŞ İLİŞKİLERDEN
SORUMLU olan İlham Ahmed ile Hassan Muhammed Ali, Londra'da 4 gün geçirdi. İNGİLTERE devletinin gölgesinin düştüğü buluşmalarda İlham Ahmed, Suriye için federatif yapı önerirken, Kürtler için merkezi bir federal yapının barışı ve istikrarı getireceğini vurguladı. Toplantıların manşeti ise 'ATEŞKES İÇİN BASKI YAPILMALI' oldu! Yani TÜRKİYE'yi durdurmak için bir araya geliniyordu... İŞÇİ PARTİSİ de MUHAFAZAKARLAR da oradaydı...
İlham Ahmed, bir dönem Maliye Bakanlığı yapmış olan ve İngiliz siyasetinde etkin bir isim olan Sammy Wilson ile de görüştü. Ahmed, "Suriye'deki tüm güçleri, bileşenleri temsil eden, çok partili, merkezi federal bir sisteme geçiş gerekli" dedi. Devamında bölgenin güvenliği ve istikrarı için Özerk Yönetim bölgesinin korunması gerektiğinin altını çizdi. Osman Baydemir'in de içinde yer aldığı grup, Andrew Mitchell gibi etkili isimlerle de buluştu.
YPG-PKK heyeti, İngiltere'nin en prestijli oteli The Savoy'da Kobane'nin IŞİD'den alınmasının 10'uncu yıl dönümü etkinliklerine katıldı. Grup, öncesinde İNGİLİZLER'in önemli isimleriyle bir araya geldi!
Simon Dubbins, Lordlar Kamarası'nın İşçi Partili üyesi Lord Maurice Glasman, Loyn Russell Moyell gibi küresel çapta ilişkisi olan figürler KÜRT GRUBUNU yalnız bırakmadı. Yakında SURİYE'nin KUZEYİNİ ZİYARET EDECEKLERİNİ de ilettiler. Bence en önemlisi ise BAŞBAKAN Theresa May'i yıkan, İngiltere'nin ÇİN'le bağlantısını kesen, Huawei skandalını patlatan, sonra da bunu AVRUPA'ya yayan eski Savunma Bakanı Gavin Williamson'du...
DEVLET SIRLARINI sızdırdığı için İSTİFASI istenen Williamson, "1990'dan sonra yalnızca tek bir süper güç olacağına inandık. Rusya burada yoktu..." diyerek KÜRESEL DENGEYİ de yerini de açıklayan bir isimdi.
İngiliz devletinin içinde olanlar İlham Ahmed'i, Baydemir'i dinliyorlar ve FEDERASYON için adımlar atmak istediklerini ortaya koyuyorlardı. Geçtiğimiz hafta ise Amerika ile FRANSA'nın YPG tarafından yardıma çağrılması manşetlerdeydi.
Birkaç gün önce bu koalisyona bir İHTİMAL İngilizler de giriyordu! Bu zaman diliminde Amerika tarafından da ciddiye alınması gereken bir mesaj geliyordu. 20 Ocak'ta başkanlık görevini devralacak Donald Trump ve dış politikasını belirleyecek ekibi, Suriye konusunda niyetlerini ortaya koyuyordu. Trump, Başkan Erdoğan'a saygı duyduğunu çok iyi çalıştıklarını söyleyerek "SURİYE'DE SON SÖZ TÜRKİYE'nin" demişti...
Trump'ın dışişleri bakanlığı koltuğu için belirlediği Marco Rubio'ya, 15 Ocak'ta yapılan Senato görüşmelerinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ilgili tutumlarının ne olacağı soruldu.