Mor ve ötesi

İSTANBUL dışına çıktım.
Ortalık karıştı.
Trump'a saldırı gerçekleştirildi.
Kurtuldu.
Kulağından aldığı yara ile kürsüde tarihe geçen pozlar verdi. Herkes doğal olarak "Neler oluyor" sorusuna cevap arıyordu.
Takip edemedim. Kim ne yazdı bilmiyorum. Yine de bugün farklı bir pencereden bakacağımızı tahmin ediyorum. Gelin birlikte adımlarımızı sıklaştıralım...
Öncelikle ABD bir imparatorluktur. Sev ya da sevme bu böyledir. BAŞKAN olacakların da bir KARNESİ vardır. Arkasındaki güçler de istikametler de bilinir. Eğer bir siyasi figür ABD'nin KÜRESEL POLİTİKALARINI değiştirmek için yola çıkıyorsa ve DERİN DEVLET buna karşıysa tasfiye edilir. Örnek çoktur. Ve şaşmaz bu! Eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı Donald Trump'a, 13 Temmuz'da Pennsylvania eyaletinde yaptığı seçim mitingi sırasında suikast girişimi düzenlendi.
FBI olay yerinde öldürülen şüphelinin 20 yaşındaki Thomas Matthew Crooks olduğunu açıkladı. Suikast girişiminin neden planladığının ise henüz belirlenemediği ifade edildi.
Olay sırasında Trump'ı izleyen bir kişi öldü ve iki kişi de yaralandı. Bir genç silaha sarılıyor ve Trump'ı hedef alıyordu
NEDEN Bilmiyoruz!
26 saniye içinde ise saldırgan etkisiz hale getiriliyordu. HİKAYE bu. Oysa cevap bekleyen pek çok soru vardı! Sorulmuyordu!
Daha önceki yıllarda hem Trump'a suikast ihtimalini hem de Biden seçildikten sonra GÜCÜ TEMSİL EDEN, MOR kıyafetle yemin eden Kamala Harris'i yazmıştım... Şimdi açarak ilerleyelim...
Saldırıdan kısa bir süre önce BOSTON'da miting yapan Trump'ın yakınında bir arkadaşım vardı. Oradan beni görüntülü arayıp mitinge dahil etti. Trump heyecanla anlatıyor kalabalık coşuyordu.
Arkadaşım da benim CANLI OLARAK izlememi sağlıyordu.
Kalabalık bizlerin alışık olduğu şekilde aranmıyordu! Prosedür sert değildi. Arkadaşım da elini kolunu sallayıp Trump'ın kürsüsüne kadar ilerlemişti... Bu notu düştükten sonra devam edelim...
20 yaşındaki Thomas Matthew Crooks 9 kurşun sıkıyordu. Biri Trump'ın kulağına isabet ediyordu. Tüm dünya Donald Trump'ın şans eseri kurtulduğunu yazıyordu.
Ölümden döndü manşetleri her yerdeydi. 9 kurşundan sadece biri kulağına temas ediyordu. Oysa böylesine önemli suikastlarda şansa yer verilmezdi... Eğer gerçekten tasfiye edilecekse edilirdi. Tetiği çeken de özel biri olurdu. Biz şimdi Thomas Matthew Crooks ismiyle avutulacaktık. Gerçeğin ne olduğu ortaya çıkmayacaktı.
Zaten bu yönde sesler giderek yükselmekteydi.
Neyse...
Biden ile Trump bir süre önce canlı yayında kozlarını paylaştı ve BAŞKAN adeta ezildi.
Yaşı da sağlığı da enerjisi de yetmiyordu. DEMOKRATLAR da CUMHURİYETÇİLER de bunu gördü. Medya topa girdi. "ÇEKİL" baskısı başladı.
"Yarıştan çekil" çağrısı yapan ilk Demokrat Senatör Welch , "Daha önce bizi Trump'tan kurtardı ve şimdi tekrar kurtarmak istiyor ama bunun için en uygun adayın kendisinin olup olmadığını tekrardan değerlendirmeli. Bence bu kişi o değil" değerlendirmesinde bulundu. Ünlüler de bu kervana katıldı. Mesela Lost'un ortak yapımcısı Damon Lindelof "Biden gitmeli ve Demokratlar uyanmalı" dedi.
'Harry ile Sally Tanışınca' filminin yönetmeni Rob Reiner da "Eğer hüküm giymiş bir suçlu (Trump) kazanırsa, demokrasimizi kaybederiz. Çekil Biden" diye seslendi. ABD'li ünlü yazar Stephen King de "Amerika'nın çıkarları için seçime girmeyeceğini açıklamasının zamanı geldi" çıkışıyla dikkatleri üzerine çekti. George Clooney'e kadar uzanan koca bir hat "ÇEKİL" diyordu. Doktorlar da devreye girse de Biden gitmiyor "Kazanacağız" diyordu. Yaptıkları bunun tam tersini ifade etse de gitmiyordu gitmeye niyeti yoktu.
Trump da seçimi kaybettiği zaman "GİTMEME" eğilimi göstermiş ve CUMHURİYETÇİLERİN AĞIR TOPLARI tarafından büyük tepki almıştı. O sene en çok konuşulan isimlerden biri Colin Powell'dı. "Trump'a oy vermedim" diyecek kadar açık sözlüydü. ABD'li eski savunma bakanları Ashton Carter, Dick Cheney, William Cohen, Mark Esper, Robert Gates, Chuck Hagel, James Mattis, Leon Panetta, William Perry ve Donald Rumsfeld de Washington Post'ta yayınladıkları ortak mektupla