Mesaj 10'lara!

PANDEMİ sonrası gelen Rusya- Ukrayna savaşı zor olan koşuları daha da zorlaştırmakta. Ekonomik olarak bunu hissetmeyen ülke yok. Bir de bizim içeride kendi gündemimiz var. İsveç'in ve Finlandiya'nın NATO üyeliği için adımlar ortada. Ancak bunun karşısına geçen ve kararlı bir tutum sergileyen Erdoğan var... NATO içindeki yeni türbülans TÜRKİYE'nin yeni üyeliklere karşı geliştirdiği tavırla başladı. Başkan Erdoğan, İsveç ve Finlandiya'nın önce teröre verdikleri desteği masaya getirerek "Olumlu bakmamız mümkün değil" açıklaması yaptı. Yumuşama sinyalleri gelse de önceki gün "Bizi ikna etmeye mi gelecekler Kusura bakmasınlar hiç yorulmasınlar" sözleriyle İsveç ve Finlandiya için gelecek heyetin ziyaretinin içini boşalttı. Dünyanın değişim için start verdiği ortada... Anlaşılması gereken bu. Bütün kartlar yeniden karılıyor ve dağıtılıyor. Bunu da içerideki sancılardan anlamak mümkün. NATO üyeliği isteyen İSVEÇ ve FİNLANDİYA en son OSMAN KAVALA İÇİN 10 BÜYÜKELÇİNİN YAZDIĞI UYARI MEKTUBUYLA GÜNDEME GELMİŞTİ. Kavala'nın serbest kalması için Almanya, ABD, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda ortak hareket etti. Kim yoktu grupta Evet; dikkatlice bakılırsa İNGİLTERE... Türkiye de doğal olarak sert tepki verdi. İsveç ya da Finlandiya TERÖRE destek veriyorsa 10 ülke içinde daha fazla yardım gönderenleri çıplak gözle görmek zor mu Değil! Türkiye zamanın ruhunu doğru okuyup fırsatı değerlendirdi. "Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla" örneğindeki gibi mücadelesini NATO'nun tüm üyelerine yaydı. İsveç öne çıksa da "sözün tamamı deliye söylenir" misali tüm üyelere mesaj yollanıyordu. Tabii NATO bilindiğinden çok daha büyük bir organizasyon ve güçtür. Bu nedenle yansıması da farklı olacaktır... Ki oluyor da... Uzun zamandır yazıyorum. AK PARTİ- MHP karşısındaki bütün oluşumların ortak özelliği AVRUPALI DEĞERLERİ TAŞIMASIDIR. Türkiye'nin eksenini AVRUPA ODAKLI okumasıdır. Ve gitmek istedikleri koordinat da orasıdır. Başkan Erdoğan kendi rotasını oluştursa, kendi gücüyle yürüse de partiden kopan çok isim AVRUPA'yı tercih ediyordu. Mesela Ahmet Davutoğlu AVRUPA'YI İLK SIRAYA KOYDUĞU için tasfiye ediliyordu. Brexit, Davutoğlu'nun tasfiyesi ve 15 Temmuz'a giden yolda yaşananlar doğal olarak AVRUPA ile ERDOĞAN'ın arasını açıyor, AB ile Türkiye arasına uçurumlar koyuyordu.. Siyasette ORTAK ÇIKARLAR YEŞERİR ve yeni bir yol bulunabilirdi. Ancak genel itibariyle BAŞKAN ERDOĞAN AVRUPA'nın karşısındaydı. İktidarında yaşadıkları buna mecbur bırakmıştı. Bunu en son İSVEÇ ve FİNLANDİYA örneğinde de görüyorduk. Bu nedenle Türkiye'de tansiyonun çok ama çok yükseleceğini yazıyorum. Çok acayip istihbarat savaşları başladı bile... Avrupa, RUSYA saldırısıyla hem uyandı, hem çaresizliğini gördü. NATO içinde kalarak HIZLA YENİ BİR ORDU KURACAKLAR. Bütün güçleriyle AVRUPA BİRLİĞİ'NI HIZLI KARAR ALAN, UYGULAYAN ve gerektiğinde SAVAŞA girebilen bir algoritmayla buluşturacaklardı. Belki içeride çok kişi ıskalıyor ancak SADAT'ın gündeme gelmesi, CHP'nin tepkisini dile getirmesi, "DEVLET İÇİNDE RAHATSIZ OLAN YAPILAR VAR" demesi tansiyonun giderek yükseleceğini göstermekteydi.