Komuta Türkiye'de

BİR ülkenin geleceğini anlamanın yollarından biri, aldığı alacağı rolleri önceden görmenin kolay yolu, dışarıdaki kulvar tercihlerini iyi izlemektir...
Attığı adımlar, yaptığı hamleler, kurduğu ilişkiler ve yer aldığı ittifaklar önemlidir.
Ve en önemlisi KÜRESEL BİR ÇATIŞMA vardır ve sizin nerede kiminle ya da kimlerle olacağınızı bilmeniz ya yolunuzu açar ya da tamamıyla kapatır... Bu altın kuraldır!
Çokça söylendiği gibi SIFIR SORUN diye bir şey yoktur. Olamaz da. Binlerce sorunun yaşanmasının nedeni, dünyanın çatısındaki amansız mücadeledir. Yani kimse dışarıda kalamaz. Bir tarafı olur. Aksi masaldır.
Kimsenin kimseyle mücadele etmediğini düşünmektir ki bu da hayalden öte bir noktadır...
Dün İskenderiye Limanı'nın Türkiye'ye verilmesi için HİNDİSTAN medyasında çıkan iddiayı buraya taşımıştım.
Gerçekten stratejik olarak çok önemli bir zıplamaydı.
Yazan da çizen de dışarısı.
Türkiye'de gündeme geldi mi bilmiyorum ancak çok kritik bir park yeri!
Çok iyi takip edemesem de dikkatimi çeken gelişmelere uzak değilim...
Bunlardan biri de oldukça etkili bir isim olan ABD'li senatör Chris Murphy'nin Türkiye'ye gelmesiydi.
Başkan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la görüştü. Bu benim şablonuma uygun bir ziyaretti... Önemliydi...
Murphy, daha sonra Reuters'e konuştu.
Söyleyebileceklerini söyledi satır aralarını okumak da bize kaldı... Murphy, "İlişkilerde yeni amaca uygun iyi hislerin olduğunu kesinlikle görüyoruz.
Görüşmelerimizin tümünde bunu yakından hissettik.
İsveç olayına bakış, F-16'ların çözümü ve yaptırımların birlikte uygulanması konusunda çalışmalarımızın hızlanacağını, kolaylaşacağını düşünüyorum. ABD ile Türkiye arasındaki yakınlaşma Suriye'de de yakın çalışma fırsatı sunuyor" diye ziyareti değerlendirdi.
Senatör demek, ABD devleti demektir. Sık sık yazdığım gibi Victoria Nuland'ın da gelmesi ve gülerek ayrılması iki ülkenin ilişkilerde makas değiştirdiğini görmemize yetiyor da artıyordu bile...
Neyse... Bence ABD ile açılan yeni sayfanın etkilerini bir başka ÇIKIŞ ile görebiliyorduk... Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, dünyaya çok önemli sözlerini duyuruyordu: "Türkiye ile yaptığımız anlaşma tarihin akışını değiştirecek.
Türkiye Somali'de terörizm, dış tehditlerle mücadele, kıyıların korunması ve deniz kaynaklarının geliştirilmesinde KORUMA SAĞLAYACAK...
İki ülke ortak deniz gücü oluşturacak. Türk kardeşlerimiz 10 yıl boyunca bizi koruyacak" dedi. Bu hayati önemde bir adımdı... Uluslararası kaynaklara bakıldığında da bu görülüyordu. AVRUPA BİRLİĞİ'nin net olarak desteklediği ETİYOPYA'nın bu anlaşma ile SOMALİ TOPRAKLARI üzerinden denize inme hayalinin son bulduğunu görmek mümkündü... Yani inanılmaz kritik bir bölgede Türkiye AVRUPA'nın önünü kesiyor denizle kurduğu hayali bitiriyordu. Küresel mücadelede AB'ye bir yenilgi daha yaşatıyordu.
Kasım 2023 gibi Almanya Başbakanı Olaf Scholz, işadamlarını topluyor ve Afrika'yı hedef gösteriyordu:
Kıtaya gidin.
Yatırımları artırın. Özellikle Etiyopya'yı ilk sıraya koyun...
Almanya gibi Fransa da aynı yolu izliyor aynı hedefe kilitleniyordu. Türkiye gelip taşı koyuyor ve AB'nin stratejik olan bölgede denize ayağını sokmasını engelliyordu.
Somali, Hint Denizi ile Kızıldeniz'i AKDENİZ'e bağlıyordu. Babül Mendep Boğazı, tam da buradaydı.
Boğazın askeri stratejik ve ekonomik önemini aktarmaya gerek yok. Petrol trafiğinin ana üslerindendi.