Karşı hamle

TANSİYON bir anda fırladı.
Peki ne oldu Kim ne yapmak istedi Amaç neydi Hiç uzatmadan konuya girelim...
Kayseri'de Suriye uyruklu olduğu açıklanan bir kişi, küçük yaştaki bir kız çocuğunu taciz ettiği iddiasıyla tutuklandı.
İddia sonrasında Pazar gecesi Kayseri'de başlayan şiddet olayları farklı kentlere sıçradı. Suriye'de TÜRKİYE'nin kontrol ettiği bölgede de gerilim baş gösterdi. Kamu binaları, Türk TIR'ları ve Türk Bayrağı hedef oldu.
Yani Kayseri'den başlayan, Suriye'ye ulaşan ve içeride çok sayıda kenti etkisi altına alan bir yüksek basınç altına girdik.
6-7 EKİM KOBANİ olaylarından tanıdığımız sahneler yeşertiliyordu. Belki o kadar güçlü ve etkili değildi ancak bir prova yapıldığı da unutulmamalıydı. Bir küçük çocuğa taciz iddiası bir ülkeyi sınır dışına taşan bir gerginliğe nasıl sürüklüyordu İŞTE üzerinde durulması gereken nokta buydu!
Yıllar önce yazdığım yazılarda SURİYE'den gelen ÇOK SAYIDA GÖREVLİ AİLE olduğu vurgusu yapmıştım.
O gün geldiğinde herkes üzerine düşeni yapacaktı.
Kabul etmemiz gereken çok sayıda MÜLTECİYE kapıları açtığımız gerçeğiydi. Kontrolsüz girişler de mevcuttu.
O günün şartlarında uyarımı yapmıştım. Şimdi görünen o ki DEVLETİN politikası yine değişiyor ve bu da yeni sancıları beraberinde getiriyordu.
Konuyu burada açmamız şart!
7 EKİM HAMAS saldırısından bu yana "BÖLGE DEĞİŞECEK" diye yazıyorum...
Sanırım 7 ya da 8 gün önceydi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bir TV kanalına çıkıp uzun bir röportaj verdi. Çok önemli noktalara vurgu yaptı. Benim ve etrafımın çok tartıştığı 3. DÜNYA SAVAŞI İHTİMALİNİ anlattı. Çok ilgi gördü. Çok tartışıldı. Gündem oldu. Oysa o programda bugünü anlamaya yarayan çok önemli başka cümleler vardı.
Dışişleri Bakanı soru üzerine "PUTİN'İ BEKLİYORUZ" diye başladığı konuşmasının o bölümünde şunları söylüyordu:
Suriye ile ilgili Ruslar'ın ve bizim tarafın başardığı en önemli şey rejimle muhalifler arasında savaşın şu an itibariyle devam etmiyor oluşudur. Astana süreçleri başka formatlar şu anda bunu mümkün kılıyor. Bu sessizlik dönemini Suriye rejimi akıllıca değerlendirse... Yurt dışına kaçmış, gitmiş milyonlarca insanı geri getirip, ülkeyi yeniden yaparak fırsat olarak değerlendirmeli. Rus meslektaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde bunun altını çizdim.
Suriye'nin kendisi için yapması lazım bunu. Mültecilerin geri dönmesini önemli görüyoruz.
İktidarı, muhalefetiyle bütünleşik bir hale gelmiş Suriye'nin, PKK terörü ile mücadelede önemli aktör olacağını düşünüyoruz.
İsrail'in operasyon yapıyor olması, çeşitli milis gruplar meseleyi daha karmaşık hale getiriyor. Bizim dinamik politika önemli önemli...
Burada Hakan Fidan, SURİYELİLER'İN GİTMESİ GEREKTİĞİNİ VURGULUYORDU.
Daha önce de buna benzer açıklamaları olmuştu. Bozulan DEMOGRAFİK YAPININ tekrar inşasını istiyordu. Bunun ESAD için de fırsat olduğu düşüncesindeydi. Suriyeliler geri yollanacak, Esad'la yeni sayfa açılacak PKK-YPG-SDG son bulacaktı. Yani Türkiye'yi tehdit eden yapıları ESAD ile işbirliği yaparak çözmeyi amaçlıyorduk.
Bu gelinen nokta SURİYE Orta Doğu POLİTİKASININ DA DEĞİŞMESİ ANLAMINA GELMEKTEYDİ. KOLAY GÖRÜNMÜYORDU. ÇÜNKÜ ORADA KOMŞULARIMIZ ABD ile RUSYA'ydı! Esad'ın dengeler gereği YPG-SDG'den çok rahatsız olduğu da söylenemezdi.
SDG'nin daha doğrusu TRUMP'ın Başkan Erdoğan'a mektubunu yolladığı MAZLUM KOBANİ ve arkasındaki güç bölgede seçim yapmak istiyor ancak TÜRKİYE var gücüyle bastırıyordu.
Seçimlere gidilmeden önce nüfusun değişimi talep edilmekteydi. Bu gerçekleşmeden de Türkiye orada seçimlere izin vermeyecekti. Pazar akşamı başlayan olaylarla yeni bir sürece girildi! İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın açıkladığına göre 400'den fazla insan tutuklanıyor, bunların 285'inin 36 değişik suçtan sabıkası bulunuyordu. Bakanlık, MİT ile içeride olayları kontrol altına alıyordu. MİT, SURİYE'de fırtına gibi esiyor, TÜRK BAYRAĞI yakanlardan slogan atanlara kim varsa topluyordu.
Yıldırım hızıyla... MİT o gece hiç uyumuyordu.
Yine Hakan Bey'den devam edelim...
Fidan'ın SURİYELİLER'i geri yollamak istemesi orada bulunan