'Gaz'ap
PUTİN gazetecilerle buluştu. Milyonlarca soru geldi. "Suriye'de kaybetmedik" dedi.
HTŞ'nin Şam'a girmesi ve Esad'ın kaçmasından sonra Avrupa'nın derin ablası Von der Leyen geldi.
Erdoğan'la görüştü. Fransa ayrı, Almanya ayrı mesaj yolladı.
Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da sanırım bugün Türkiye'de olacaktı. Bir yandan COLANİ ile temaslar, bir yandan Erdoğan'a ulaşma çabaları...
Peki ne oluyordu Ne pazarlıklar dönüyordu Kim ne istiyordu
Açalım...
Colani ya da HTŞ, üzerinde durulacak bir mesele değil. Yarın silinir, atılır gider.
Türkiye'nin tam saha presle Rusya'yı, İran'ı bölgeden göndermesi marifet... Başkan Erdoğan konuşa konuşa, temas kura kura hem Moskova'yı hem Tahran'ı sınırlarının içine hapsetti.
Peki şimdi yaşanan hareketlilik ne
Çok önceleri yazmıştım.
O sayfaları tekrar açmak şart sanırım...
Tarihler 2009'u gösterirken Katar, Körfez'den Türkiye'ye doğalgaz boru hattı projesini öneriyordu. Katar Şeyhi Hamad bin Halife El Sani, "Katar'dan Türkiye'ye bir doğalgaz boru hattı inşa etmek istiyoruz" diyordu.
Sürpriz bir çıkıştı bu.
Şeyh kritik ziyaret için İstanbul'a geliyor, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kendisini Atatürk Havalimanı'nda karşılıyordu.
Birlikte ÇIRAĞAN'a geçiliyor, 1.5 saat bu proje üzerinde konuşuluyordu.
Katar Şeyhi aynı zamanda BAŞBAKAN ERDOĞAN ile yanılmıyorsam BODRUM'da buluşuyor ve detayları planlıyordu... Proje tıkır tıkır yürüyordu yani...
Bu projeyle tüm dengeler alt üst olacaktı... Katar tarafından önerilen 10 milyar dolarlık, 1.500 kilometre uzunluğundaki Katar-Türkiye boru hattı, Güney Pars Kuzey Kubbe sahasından Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya gaz taşımak üzere tasarlanmıştı.
Oil Gas Journal'a göre, 1 Ocak 2011 itibarıyla Katar'ın gaz rezervlerinin 25,4 trilyon metreküp olduğu tahmin ediliyordu.
Bu da dünyanın bilinen rezervlerinin 14'ünü temsil ediyordu. KATAR, gazda da küresel çapta üçüncüydü! Ancak Katar gazı, boru hattı bağlantılarının olmaması nedeniyle Batı pazarlarına ulaşamıyor, tercih edilemiyordu. Bu nedenle sıvılaştırılmış gaz ile yol alınmaya çalışılıyordu.
Maliyetler doğal olarak farklılaşıyordu. AVRUPA'yı elinde tutan ise RUS GAZI'ydı. Kremlin yani...
2009, ENERJİ için çok kritik adımların atıldığı yıldı. KATAR'ın boru hattı önerisinin yeşerdiği dönemde bu projeyle KARDEŞ olacak gibi duran NABUCCO da filizleniyordu...
NABUCCO AVRUPA'yı RUS TEKELİNDEN kurtaracak olan TÜRKİRAN gazının yoluydu, adresiydi. 2010'da başlanıp 2014'te tamamlanması planlanan hattın toplam uzunluğu başlangıçta 3300 km'ydi. AVRUPA YATIRIM BANKASI parayı veriyordu. 2005'te yapılan fizibilitelerde maliyetin yaklaşık 5 milyar EURO'yu bulacağı öngörülüyordu.
Sonra bu rakam 8'e çıkarıldı.
Türkiye de projenin önemli oyuncularındandı. Bu adım atıldığı an RUSYA'nın AVRUPA üzerindeki etkisi, ayrıcalığı ortadan kalkacak ve Moskova'nın zor günleri başlayacaktı. 2009'da denge bugünkü gibi olmadığı için İNGİLİZLER de AB üyesi olarak bunu gönülden istiyor ve teşvik ediyordu. Sadece Washington kendisi dışında kurulan oyunun orta ve uzun vadede gözlerden uzak yürüyen ÇİN'in işine yarayacağı tespitini yapıyordu.
Haksız da sayılmazlardı.
Adamlar akıllıydı.
Çünkü yine aynı dönemde, yine 2009'da Esad "DÖRT DENİZ STRATEJİSİ" ile yürümek istiyordu. Bunu da ilan ediyordu. KARADENİZ-AKDENİZ- HAZAR-BASRA'yı ve etrafındaki TÜRKİYE-İRAN-IRAK gibi ülkeleri bir araya getirerek bir BÜYÜK HAVUZ oluşturmak niyetindeydi.
Doğuya dönük bu strateji, Çin'in petrol, doğalgaz, hammadde ve pazar arayışıyla batıya doğru ilerlemesiyle kesişiyordu. Ve önemli bir enerji üretim bölgesi olan Hazar'da birleşiyordu.
Esad'ın yapmak istediğine iyi odaklanınca onun aklından daha büyük bir akıl olduğu görülüyordu. Arkadaki güç, Mackinder'in Kara Hâkimiyet Teorisi'ni yani