Gaz'a gelmeyin

24 ŞUBAT tarihi, ileride çok daha farklı anlaşılacak ve anlatılacak. Rusya'nın UKRAYNA'ya girişi bütün dengeleri bozan bir hamleydi. Avrupa'da hatta bizde de çok tartışılan konuların görünmese de bilinmese de gittiği gideceği yer burasıdır. Aylardır dünyanın yeni bir kırılmaya gittiğini anlatmaya çabalıyorum. Rusya'nın Ukrayna hamlesinin anlamı budur. Ancak biz bütün gelişmeleri, isimler ve onların yaptıkları açıklamalar üzerinden değerlendiriyoruz. Oysa roller DAĞITILDIĞI ZAMAN YAPILANLARLA SÖYLENENLER ARASINDA FARKLILIK OLUŞUR. Bu doğaldır. Mesela Putin, Ukrayna'nın AB ve NATO üyeliğine karşı çıktı. Ordusunu gönderdi. Dediğini yaptı. Görünen hikaye bu. Tehdit de etse aynısını Finlandiya ve İsveç için yaptı mı Hayır! Yapmadı, yapmayacaktı. Finlandiya da NATO'ya giriyordu ve komşundu! Yüklendi mi Elbette hayır. Zaten KURGU gereği işlem tüm hızıyla planlandığı gibi sürüyordu. Gerek yoktu. AVRUPA'nın ordusu yoktu. Rusya'nın attığı adıma cevap kabiliyetleri bulunmuyordu. Bir de en büyük eksileri ENERJİ sorununu çözememiş olmalarıydı. Petrol de gaz da dışarıdan gelmesi gereken iki önemli oyun bozucuydu. Özellikle Merkel, Putin'in ENERJİ kartını kullanmayacağına çok emindi. Derin ticari işbirliğinin böyle bir adımın önüne geçeceğini öngörüyordu. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Ancak biz RUSYA'nın operasyonunu bugünden itibaren okumaya kalkarsak kesinlikle bir sonuca gidemeyiz. ARAP BAHARI ile başlayan fırtına KATAR'da iktidar değişikliği, Mısır'da darbe, Türkiye'de Erdoğan'a yönelik operasyonlar ve BREXIT gibi sarsıcı olaylarla devam etti. 2013 ve 2016'da yaşananlar, hem Türkiye için hem dünya için önemliydi. 17-25 Aralık operasyonları, Gezi eylemleri, 15 Temmuz Kalkışması doğal olarak TÜRKİYE'yi başka bir eksene atıyordu. Dikkat edilecek olursa bu dönemde devamlı AVRUPA ile didişme hali vardı. Libya karışıklığı ile birlikte bu alana taşındı. GEMİLERİMİZ AKDENİZ'de durduruldu. Taciz edildi. Örneğin hatırlanacak olursa birkaç yıl önce de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya Hollanda tarafından "persona non grata" (istenmeyen kişi) ilan ediliyordu. Kriz oldukça büyümüştü. Son dönemde ise aynı kulvarda olsa da farklı bir tepkiyi Osman Kavala üzerinden yürütülen bilek güreşinde görmek mümkündü. 10 BATILI ülke ANKARA'ya uyarı mektubu yazıyordu. Tepkiler çığ gibi artınca düşük frekansa geçiliyordu... Anlatmak istediğim Türkiye ile AVRUPA'nın arasına mesafe koyduğu gerçeğiydi. Her seçim döneminde AVRUPA bunu zaten hissettiriyordu. Başkan Erdoğan'ın oradaki etkisinden oldukça rahatsız olmaktaydılar. Yıllarca içlerine almadıkları Türkiye, kabuk değiştiriyor ve şimdi rakipleri oluyordu. Gerçek buydu. Çünkü belki gazetelerde televizyonlarda görmesek de bir GÜÇ, Avrupa için tasfiye kararı veriyordu... Bu ancak ve ancak BÜYÜK BİR DÜNYA SAVAŞI ile alınabilecek bir sonuçtu. Yapılmak istenen de buydu... Rusya bu nedenle sahneye çıkıyordu. NÜKLEER'i elinde tutan Moskova, ENERJİ kartını masaya getiriyor ve AVRUPA'nın kabusu olacağını gösteriyordu. Her yerde haber... Rusya, Avrupa'ya gaz gönderdiği en büyük boru hattı olan Kuzey Akım-1'i bakım gerekçesiyle kapattı. St. Petersburg yakınlarından başlayan ve Baltık Denizi altından geçerek Almanya'ya ulaşan bu 1200 km'lik boru hattı, günde 170 milyon metreküp gaz nakletme kapasitesine sahipti. 2011'de tamamlanan hat Temmuz'da yine bakım için 10 günlüğüne kapatılmıştı. Son dönemde ise gönderilen gaz miktarı, kapasitenin yüzde 20'sine indirilmişti. Bu hatta paralel olarak inşa edilen Kuzey Akım-2 hattı ise geçen yıl tamamlanmış, fakat Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası Almanya bu hattı açmamaya karar vermişti. Zaten ABD'nin bu hatta tepkisi hiç dinmiyordu. Trump da Biden da "BU HAT AÇILMAMALI" diyordu. Merkel "Kimseyi dinlemeyiz" tepkisi