ForMAT
GELİŞMELERE, "İSRAİL-BARIŞ SÜRECİ-AÇILIM-HAMAS-HİZBULLAH- HUSİLER-PKK-YPG-İRAN" diye ayrı ayrı bakmak, kompartımanlara ayırmak, meseleyi anlamamızın önüne geçer. Başarılı olur mu olmaz mı bilemem.
Ancak binlerce kez yazdığım gibi 7 Ekim'deki HAMAS saldırısıyla KÜRESEL PLAN'a start verildi.
İkinci Dünya Savaşı ile KÜRESEL İMPARATORLUĞU İngilizler'den devralan Amerika bunu formatlayıp yoluna devam etmek niyetinde... Olanlara tamamen bu pencereden bakılmalı...
Çünkü adres burası!
Burada iki DURAK var!
İlki İRAN, ikincisi ise arkasındaki ÇİN... Asıl mesele ÇİN'i durdurmak, kontrol altına almak, çevrelemek. Bütün stratejik adımlar bu kulvarda atılmakta... Yoksa sahnenin önüne itilen İSRAİL'e bakarak, yaptıklarına yoğunlaşarak BÜTÜNÜ görmemiz mümkün değil. 7 Ekim'de başlatılan fırtınanın KÜRT KARTINI masada ön sıraya iteceği SIR değildi. Çok kez konu ettim bunu. Şimdi o evredeyiz.
Açalım...
Can Atalay "çıkmasın" diye ortalığı ayağa kaldıran, Osman Kavala'ya gün yüzü göstermemek için perdeyi indiren, Demirtaş'ın ismini anmayan Devlet Bahçeli "ÖCALAN GELSİN MECLİS'te konuşsun" dedi.
Çarşı karıştı. Herkes "Neler oluyor" sorusunun cevabını aramakta... Ben ÇÖZÜM denilen organizasyonun, aklın BÜTÜNÜNÜ kapsaması ve tüm bölgeyi avucunun içinde tutması gerektiğini düşünüyorum. Bu benim fikrim. Aksinin olma ihtimalini ise çok ama çok zayıf görüyorum. Devlet Bey'in startını verdiği tartışma Başkan Erdoğan'ın sözleriyle anlam kazandı. Buradan DEVLETİN ÇÖZÜMÜ İÇERİDE ARADIĞI ve SINIRLARIN İÇİNDE KALMAYI TERCİH ETTİĞİNİ görmek zor değildi.
7 Ekim'den bu yana yaşananlara bakılacak olursa arkada Amerika'nın yer aldığı, önde İsrail'in koşturduğu CEPHENİN kazanarak yürüdüğü, yol aldığı ortadaydı.
Washington'un ihtiyaçlarını sıraladığımda bölgede İngiliz- Fransız aklıyla, gücüyle belirlenen ŞABLONUN kesinlikle yıkılması gerekiyordu.
Bu saptama, analizlerimizi doğru adrese taşımamızın yolunu açıyordu. Savaş, TÜRK-KÜRT savaşı değildi. Mücadele çok büyüktü. BÜYÜKLERİN hesaplaşmasıydı.
İRAN ilk adresti. ŞAH döneminden sonra gelen devrimle rejim değişiyor ve Amerikan karşıtlığı, AMERİKA'nın rakipleri tarafından TAHRAN'ın kalbine, aklına yerleştiriliyordu.
Fransa da İngiltere de Çin de TAHRAN'ın dehlizlerinde gizliydi... Biz bunu bazen HAMAS olarak, bazen Hizbullah olarak, bazen HUSİLER olarak bazen de İRAN'ın kendisi olarak görüyorduk. Tahran, VEKALETLERİ cebinde taşıyıp mücadelenin içinde yer alan güçtü. SIR mı
Değil tabii... MEZHEP üzerinden Türkiye ile İran karşı karşıya da gelmeyince BÜYÜK denge başka yöne evrildi. "Washington buna izin veremez" diye değerlendiriyordum. Öyle de oldu. İsrail'e TEPKİ gösterecek bir zemin lazımdı.
HAMAS onu hediye etti. İsrail katliamlara başladı. Amerika tüm gücüyle yanında olduğunu ilan etti. Konu gelip SİLAHA dayanınca Amerika'nın küresel rakipleri ayak izlerini gizlemek zorunda kaldı.
AKDENİZ'in kıyılarından Kızıldeniz sahillerine, Irak'tan Suriye'ye oradan da Lübnan'a kadar olan eksen, İRAN'ın etkisinden temizlenecekti. Yani Fransa da İngilitere de Çin de geri püskürtülecekti.
Beyaz Saray, Tel Aviv'i de önüne katıp bunu başarmak isteyecekti. İran, stratejik olarak Washington'un karşısında yer alan EKOL'ün ilk yenilgisini tadacağı koordinat olabilirdi. İRAN ve arkasındakiler budanırsa HİNDİSTAN'dan başlayıp BAE ve SUUDLAR üzerinden geçerek ÜRDÜN ile İSRAİL'den AVRUPA'ya ulaşacak KORİDOR SORUNSUZ İŞLEYECEKTİ.
BU KÜRESEL ÖLÇEKTE hem Avrupa'nın hem Çin'in YENİLMESİ, SİLİNMESİ,