Devlet kararı

TÜRKİYE kapladığı yer nedeniyle oynadığı ve oynayacağı rol itibariyle çok değerli bir ülkedir.
Küresel düğümlerin çözüm yerinin tam merkezinde bulunmaktadır.
Sünni'dir. İslam'dır. Türk'tür... Ama sadece bu değildir. Alevi'dir Kürt'tür...
Azınlıkları da ıskalamıyorum...
Osmanlı'dan sonra gelen DEVLETTİR. Bir bakiyesi vardır.
Ruhu, gücü, etki alanı, ilişkileri, sembolleri, dili, kültürü, derinliği, medeniyet tasavvuru vardır.
Ancak Başkan Erdoğan'a kadar net olarak TÜRKİYE küçük bir kalıba sığdırılmaya çalışılıyordu.
LAİKLİK DİN
KARŞITLIĞIYDI.
Farklılıklar zenginlik değil, törpülenmesi gereken tehditlerdi...
Neyse uzatmak istemiyorum. Konuya gelelim...
7 EKİM HAMAS saldırısından bu yana binlerce kez "ORTADOĞU'da değişim kapıda.
Türkiye bunun dışında kalamaz" diye yazıyorum. Tehditleri de riskleri de fırsatları da sıralıyorum... Doğru mu
Kesinlikle... İsrail'e "VUR, SALDIR" emrini veren Washington'du.
"Bir sıkıntı yaşamasınlar" diye donanmasını da gönderiyorlardı.
Tam destek veriyorlardı. İsrail belki teknolojik üstünlüğüyle, Amerikan desteğiyle DEĞİŞİM için start verse de verebilse de asla ve kat'a Türkiye'nin içinde olmadığı bir kurguyu sahaya indiremez ve başarılı olamaz.
Biraz geçmişe dönelim... Gelip bugüne sarkalım...
Teröristbaşı ÖCALAN yıllarca Suriye'de kaldı. Oradan yönetti.
Terör IRAK'tan üzerimize geldi. Biz de yüzlerce kez sınırı aşıp müdahale ettik. PKK bir konsorsiyumdu.
Genel itibariyle AMERİKA'nın desteği görülmekteydi. Elbette Washington destek verdi. Peki AVRUPA RUSYA İNGİLTERE
İRAN Herkes vardı işin içinde.
Yürüyüşümüzü kesmek, bizi içeride tutmak için önemli bir aparattı PKK... AVRUPA, "Türkiye bölünsün ki biz de KÜRT bölgesi üzerinden ENERJİYE ulaşalım" hayali kuruyordu. Amerika ise "AVRUPA'nın bölgeden silinmesi için Türkiye'nin rolü değişmeli. Resmi ideolojiden uzaklaşılmalı. Kürtler tamamıyla Ankara'ya bağlanmalı" tezi için çaba harcıyordu. Avrupa bizi böldüğü an MUSUL-KERKÜK ve IRAK kaynakları onlara akacak, KÜRESEL ÇAPTA Amerika'nın karşısına dikilecek ve imparatorluk hayalleri canlanacaktı. Derin Washington da bunu bildiği için en önemli rakibini kesmek, bitirmek istiyordu. Türkiye ile anlaşmak istemelerinin nedeni buydu. Bölgeye inen AVRUPA yanına ÇİN'i de alacağı için ATLANTİK'in diğer yanında huzurlu uykuya dalan kimse kalmazdı!
KABACA PKK'nın arkasındakiler ve hesaplar buydu.
Türkiye de uzun zaman GÜVENLİKÇİ GÖZLÜKLE baktığı için gelişmeleri ıskalıyordu. Sadece silahla karşı koymak yetmiyordu.
Yanında bir AKIL bir FELSEFE bir VİZYON da istiyordu. Yapamıyorduk.
İzin de verilmiyordu. Olan biteni sadece TERÖRLE açıkladığımız için de GERÇEĞİN üzeri kapatılıyordu.
Anlaşılması zor bir hal alıyordu...
Devam...
O gün geldi... Türkiye sert çıktı. Öcalan da Suriye'den atıldı. Rusya'dan Hollanda'dan Yunanistan'dan İtalya'dan kapılar çalındı. Hiçbiri ÖCALAN'ı kabul etmedi. Çünkü ÖCALAN Amerika'ya yakın bir isimdi. Rakibi olan Faysal Dunlayıcı, AVRUPA adına örgütü yönetmek istiyor bunun için hazırlanıyordu. Tasfiye ediliyordu.
Derken CIA KENYA'da gitti ÖCALAN'ı aldı, teslim etti. Doğru mu Net...
Peki bu ne anlama geliyordu
Düşünmedik! Amerika bize "Terörün arkasındaki desteğimi çekiyorum.
Sizden beklentim KÜRT KİMLİĞİNİ TANIMANIZ..." diyordu. 2002'de iktidara gelen AK PARTİ de kanayan yarayı durdurmak için adımlar attı.
Risk aldı. Kürtler'e karşı samimi yaklaşımlar sergilendi. Televizyonlar kuruldu dile alan açıldı. Kültürel olarak yapılması gerekenler sıralanıyordu.
Binlerce kez yazdığım gibi mesele KÜLTÜREL değil, EKONOMİKTİ.
Bunun için de çabalar sahaya indi.
SİYASİ ÇÖZÜM İSTEYEN CIA,
ÖCALAN'ı veriyor ancak IRAK sınırından saldırılar durmuyordu!
Kimse de "YA ADAMLAR ELEBAŞINI VERDİ. KİM
SALDIRIYOR" diye sormuyordu.
Medya saldırıları Amerika'ya yıkıyordu! Oysa operasyonla canımızı yakanlar ORTADOĞU'nun değişmesine karşı çıkan, kendi çarklarının dönmesini isteyen, Türkiye'nin iddiasız bir ülke olarak kalmasını arzulayanlardı. Türkiye'nin KÜRT KARTINI
BATILILAR'ın elinden alması otomatik olarak ANKARA'yı büyütür, güçlü kılardı... İstenmiyordu...
Karadeniz'de bile PKK görülüyordu. DÜŞÜNÜN ARTIK!
Genel olarak ritim böyleydi... KÜRTLER ADINA SİYASET yapan isimlerin tamamına yakını AVRUPALI DEVLETLERE yakındı. Bu nedenle çözüm gelmiyor, olsa bile onların taleplerinin geçerli olması bekleniyordu. Buna da Amerika kendi enstrümanlarını kullanarak karşı çıkıyordu. Küresel kavganın tam merkezindeydik. Tercih ettiğimiz ŞIK büyüyecek, büyük olarak devam edecek, işaretlemediğimiz ise tasfiye olacaktı. Bunu görmüyorduk.