Deşifre
DEVLET Bey'in, ÖCALAN çıkışı etkisini sürdürmekte ve sürdürecek de... 7 EKİM HAMAS saldırısı taşları yerinden oynattı. Üzerinden bir yıl geçti.
O günlerde yazsak da pek anlaşılmadı. Şimdilerde daha net görülmekte. Meselenin bölgenin tümünü kapsadığı yeni yeni tartışılmakta...
Önümüzdeki günlerde YPGSDG ile flaş gelişmeler olacak.
NET!
Geçtiğimiz hafta Michael Rubin bir ULUSAL GÜVENLİK dergisinde yazı kaleme aldı. Yazıya Ukrayna'ya karşı Ruslar'ın yanında savaşan KUZEY KORELİ özel birliklerin uğradığı başarısızlıktan giriyor, Putin'in ordusunun söylendiği gibi raporlandığı gibi güçlü olmadığından çıkıyordu.
Çin'in de savaş kabiliyetinin bilinmediğini, çocuk askerlerle dolu olduğunu belirtiyordu.
Yazının ana konusu elbette TÜRK ORDUSU'ydu!
Yazının başlığı ise ilginçti: Türk Ordusu son kağıttan kaplan mı...
Pentagon'a yakın olduğu bilinen Rubin, tasfiyelerle HAVA KUVVETLERİ'nde pilot sorunu yaşandığını, kara birliklerinde sıkıntıların ileri düzeyde olduğunu iddia ediyordu. Son yıllarda içeride yaşanan, ORDU'yu da etkileyen değişimin YPG SDG karşısında istenilen sonucu vermeyeceğini dillendiriyordu.
Yani "Ruslar gibi Türkler de sahada istedikleri sonucu alamazlar" diyordu. Demek istiyordu.
Bu onun isteğiydi belli ki...
ASKERİ KABİLİYET ve YETENEK parantezi içinde konuyu tartışmanın anlamı yoktu. Cevap vermeye değmezdi.
MEHMETÇİK'in gücünü bilen bilir bilmeyen de öğrenir. Fakat konu bu değil. Hiç değil...
7 Ekim'den bu yana DEĞİŞİMİ, SARSINTIYI, OLABİLECEKLERİ uygun bir dille anlatmaya çabalıyorum.
Tansiyonu yükseltmeden karanlık tablo çizmeden ilerlemek gayreti içindeyim. İşte bu iklimde Devlet Bey sahne aldı.
Kimsenin beklemediği, kimsenin öngörmediği bir anda tüm oyunun gidişatını değiştirecek bir hamle yaptı.
Devlet Bey, Öcalan'ın Türkiye'ye getirildiği sırada "Türkiye'ye dönünce hizmet edeceğim" sözlerini hatırlatarak PKK liderinden örgüte silah bırakıp, teslim olması yönünde talimat vermesini istedi. Bahçeli, Şubat 1999'da Kenya'da yakalanan ve Türkiye'ye getirildiği sırada Öcalan'ın "Ben ülkemi severim. Annem de Türk'tü. Bir hizmet imkanım olursa yaparım" sözlerini hatırlatarak PKK'ya talimat vermesini istedi. "DEM Parti ile tokalaşması" sorulan MHP lideri, "Dünyada barışı isterken, kendi ülkemizde barışı sağlamamız lazım" ifadelerini kullanmıştı.
Bunları biliyoruz zaten... Devlet Bey'in ÖCALAN çıkışını şahsen ileri buldum. ÖCALAN İSMİ VE KİMLİĞİ ÜZERİNDEN sonuç almak çok kolay değildi.
40 yılda yaşananlar bir günde unutulmazdı. Bunlar benim biraz da duygusal boyutumu anlatıyordu. Madalyonun bir de arka yüzü vardı ve orada ritim yükseliyor, hızlanıyor ve kapıya dayanıyordu.
Devlet Bey de bunu gördüğü için çıtayı en tepeye koyuyordu.
DUYGU ile AKLI ayırdığımızda bölgede YPGSDG üzerinden oyun kurulduğu, kurulmak istendiği belliydi. BAZI ODAKLAR ısrarla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin YPG'nin üzerinden geçip, silip bitirmesini istiyordu.
Anlaşılır bir durum. Doğal...
Rubin gibi bazıları Mazlum Kobani ve örgütünün gücünü abartsa da bu MEHMETÇİK için sorun değildi. Sonrası önemliydi. İşte Devlet Bey burada nerede duracağı nasıl şekilleneceği belli olmayan bir kulvara girmektense ÖCALAN kartını çekiyor ve TÜRK-KÜRT kardeşliğini ön plana alıyordu.
Satır aralarında ise DEMİRTAŞ ile KANDİL'i ayrı tutuyordu.
Yani ÖCALAN'ın manevi evladı olan Mazlum Kobani'ye ÖCALAN üzerinden ulaşma yolunu tercih ediyordu. KANDİL ve DEM'in içinde kabul etsek de etmesek de hem AVRUPALI İSTİHBARAT örgütleri hem de İRAN vardı. Yani aslında PKK bir yana YPGSDG bir yana düşüyordu. Öcalan'ın KANDİL'de etkisi olsa da sınırlıydı. Zaten sınırsız destek alan, güç haline getirilen KOBANİ'nin örgütüydü!
Suriye'dekilerdi! YPG'ye müdahale sonrası ülke içindeki tansiyonun ne olacağını kimse bilemezdi. Tepkilerin nereye ulaşacağını da... Oluşacak dengeyi de... Trump seçildikten sonra yine ezber kalıplar, şablonlar devrede.