Büyük adım

BÖLGE de muhalefet de karışık. Net bir rota, net bir istasyonları yok. Bunun en büyük nedeni KÜRESEL ÇAPTA REKABET EDENLERİN bölgede ve buraya gölgelerini düşürmeleridir. Gelin isterseniz bugün bölgeden İsrail'e HAMAS'a, PKK'ya Kürt meselesine, Başak Demirtaş'ın aday olup olamayacağına, CHP'nin alacağı tavra, bölgenin gideceği istasyona yolculuk yapalım.
Belki olan biteni bu çerçevede daha iyi anlarız.
Önce önemli bir notla başlayalım...
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, yani PUTİN'in konuşan yüzü Türkiye'nin Rusya'yla işbirliği konusunda Anglosaksonlar'dan eşi görülmemiş bir baskı gördüğünü ancak yine de bu konuda bağımsız hareket etmeye devam ettiğini vurguladı.
Kimden
Evet ANGLOSAKSONLARDAN...
Peskov gelinen noktayı şöyle özetledi: Türkiye, çıkarlarına zarar vererek bizimle etkileşimini tamamen sonlandırmaya değilse de, en aza indirgemeye çalışan Anglosaksonlar'ın benzeri görülmemiş, çoğu zaman da küstah baskısıyla karşı karşıya.
Ancak Türkiye egemenliğini koruyor...
Takip edenler bilir!
ABD-RUSYA ilişkisini hem bizim, hem dünya basınının dışında değerlendirdim. Finalde her ne olursa olsun KREMLİN gelip Beyaz Saray'ın yanına park ederdi edecekti.
NET! Moskova, Yevgeniy Prigojin'in İNGİLİZLER'in desteğiyle Putin'i devirmek istediği bilinmiyor mu! Mümkün mü!
Devam...
Bizde anlaşılmayan KÜRESEL KAVGANIN buraya taşınma ve mücadele şekliydi. Dışarısını pek iyi bilmediğimiz için içerideki olan biteni de TANIMLARKEN sıkıntı yaşıyorduk. Anlamıyorduk! Pas geçiyorduk! Mesele bu!
Kürt siyasetinde önemli isim olan Leyla Zana geçtiğimiz günlerde konuştu.
Çok uzun zaman sonra...
Önemli noktalara değindi... 4 kez Meclis'e giden 10 yıldan fazla hapiste kalan bir isimdi. Zana çözüm sürecinde Erdoğan'ın devre dışı bırakılmak istendiğini söylüyor ve şöyle devam ediyordu:
Sayın Cumhurbaşkanı "süreci dondurucuya kaldırdım" diyor. E artık miadı geçmek üzere, bence dondurucudan çıkarıp bu işi esastan ele almak gerekiyor.
Zaman kaybetmeden... Ama görülüyor ki böyle bir çabaları yok.
Artık zamanı ötelemeye, ertelemeye tahammül kalmadı, anlatabiliyor muyum
Ortadoğu'nun geneline baktığımızda koşullar bunu herkese dayatıyor.
Kürtlere de dayatıyor...
Hiç Ukrayna'dan buğday, mercimek almana gerek yok.
Bir diyalog geliştirsen, sağlıklı bir iş birliğine gitsen Avrupa'yı da ISITABİLECEK kaynaklara sahibiz...
Satır aralarında önemli vurgular vardı. Leyla Zana tutuklandığı zaman biz konuşmasak da öne çıkarmasak da ABD tarafı tasfiyeyi istiyordu. Zana'yı Fransa'ya, AB'ye yakın buluyorlardı.
Zana da zaten konuşmasında AVRUPA'"ISITMAKTAN" söz ediyordu! Anlatabildim mi!
Dün de yazdığım gibi Başak Demirtaş "ADAYIM" dedi. Ancak DEM'den hala net cevap yok.
Veremeyecekler de.
Kolay değil! Çünkü işin içinde bilseler de bilmeseler de Fransa- Almanya-OSLO'yu sızdıran İngiltere ve bölgedeki büyük oyuncu ABD olacaktı. Herkesin KÜRT KARTINA bakışı farklıydı.
Başak Hanım'ı aday gösterirlerse EŞ BAŞKAN DEM'e bir ihtimal AVRUPA'ya yakın olacaktı. Buna itiraz gelecek ve işler karışacaktı.
Bu karışıklık CHP'ye sirayet edecek sürpriz gelişmelerin önünü açacaktı. Konu sadece bir ADAY açıklamaktan çok daha derindi!
BATI elini tümüyle KÜRT meselesinin içine sokuyordu.
Onların bölgede kendi içindeki mücadelelerini bile anlamıyorduk. AK PARTİ'ye kadar BÖLGE EKONOMİK olarak ihmal edilen, görülmeyen bir noktadaydı. Ekonomik bütünleşme sağlanmazsa ülkenin bir parçası olmak zordu. Hatta tam tersi kaçakçılık ve sınır ticareti bölgeyi dışarı taşıyordu. Sınır dışı ile daha yakın hale getirmekteydi.
Bölgedeki yaşayanlar EKONOMİK BÜTÜNÜN bir parçası değildi.
Ancak yerel otorite ve siyasetçiler bütünleşmeden en ileri seviyede faydalanıyordu.
Ankara uzun yıllar olan bitene KÜLTÜREL PENCEREDEN baktı. Olan biteni DİL'e indirgedi.
DİL yaşamın içinde kendiliğinden gelişir ve yayılırdı. EKONOMİK bütünleşme sağlansaydı zamanında KÜRTÇE de TÜRKÇE de sorun olmayacak EKONOMİK DEĞİŞİM, KÜLTÜREL değişimi getirecekti.
İnsanların aynı