Avrupa Yakası

İSİMLERE girmeden gitmek zor da olsa denemeye niyetliyim. Ortalık karışık. Türkiye Futbol Federasyonu bile uzun namlulu silahlarla kurşunlandı. Göründüğünden çok daha sert sarsıntılar yaşanmakta. Ancak insanların bunu görmesi anlaması zor. Aylardır Rusya'nın Ukrayna'ya savaşı üzerinden olan biteni anlatmaya gayret ediyorum. Nasıl cephede taraflar netse burada da aynı durum geçerli. Bir tarafta AVRUPA ORİJİNLİ eski NİZAMIN kurucuları, savunucuları diğer tarafta ise Türkiye'yi yerinden oynatıp kurulacak olan yeni eksene oturtmaya kararlı Başkan Erdoğan ve bürokrasi. Tabii başta ORDU ve MİT gelmekte... Son 15 yıla bakın! Ne kadar hamle ne kadar saldırı ne kadar operasyon ne kadar uyarı varsa hepsinin temelinde DEĞİŞEN TÜRKİYE'ye direnme vardır. Gidilen ROTAYA karşı çıkma vardır. Türkiye'de özellikle İNGİLTERE-FRANSA-ALMANYA üçgeni çok etkilidir. Okullarıyla, iş adamlarıyla, ekolleriyle, kültürüyle, ekonomisiyle, istihbaratıyla... ABD buradaki güçlerin bileşkesi olarak burada görünmeyi tercih eder! Yer altına inen örgütlenmeler zaten DEVLETİN içine girmiştir. Daha önce de sık sık yazdığım gibi bu iki TARAF birbirini parmak izlerine kadar bilir, kontrol eder. Fırsat bulunca da TASFİYE eder. Osmanlı'dan CUMHURİYET'e intikal eden bir bilek güreşidir bu aslında. Bugünün sorunu ve sonucu değildir. Ancak şimdilerde 2023'e gidilirken bu kavga hiç olmadığı kadar su yüzeyine çıkmıştır. Tarafları bildiğim tanıdığım ve iyi de takip ettiğim için olan bitene bazen şaşırıyorum. Birbiriyle kavga edenlerin perde gerisinde aynı ittifakın içinde bulunduğunu öteden beri biliyorum. Ancak sahne önünde kavga tam gaz. Birbirleriyle mesafeli duranlar ise KANLI, SANCILI ve acılı bir kavganın tam merkezinde. VEKALETEN kullanılan isim de çok. Dünya değişmek zorunda olduğu için burada sancıyı fazlaca hissediyoruz. Aylardır, yıllardır yazdığım gibi AVRUPA'ya bir operasyon yapıldığı için yansıması burada GAZ birikimine yol açıyor. Çünkü tarihsel olarak AVRUPA ile bir taraftayız. DEVLETİN yürüyüşü hep BATI'ya olmuştur. Zaten hayatımızın merkezinde AVRUPA ve gölgesi vardır. BREXIT'le AB'ye veda eden İNGİLTERE ile Fransa- Almanya burada çok etkilidir. Solcumuz da sağcımız da buraya sığınır. Aranan da kaçan da... Mesela hiç MOSKOVA'ya giden SOLCU olmuyordu. Ya da İSLAMCI görünüp SUUDİ ARABİSTAN'a gideni bilmiyorduk. PKK'lı da olsa soluğu AVRUPA'da alıyordu. LAİKLİK hassasiyeti de rejim karşıtlığı da oradan kaşınıyordu. AK PARTİ kuruluşunda AVRUPA orijinli çok isim vardı. Aslında parti AVRUPA'ya çok yakındı. Ancak olaylar saldırılar tasfiye planları Başkan Erdoğan'ı da DEVLETİ de başka tarafa itti. Türkiye AB ile arasına mesafe koydukça gerilim artıyor ve sahada görülüyordu. Mesela 2020'nin 10 Haziran'ın da NATO'nun Sea Guardian misyonu çerçevesinde Akdeniz'de görev yapan Fransız Courbet isimli firkateyn Libya'ya uygulanan BM silah ambargosunu deldiğinden şüphelendiği Tanzanya bandıralı bir gemiyi denetlemek istedi. Ancak gemiye eşlik eden Türk savaş gemileri, ani manevralarla agresif bir şekilde Courbet'e yönelerek üç kez radar kilitlediler ve böylece denetleme yapmasına izin vermediler. Fransa anında bunu NATO'ya iletti. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in talimatıyla yapılan teknik inceleme sonucunda olayın nasıl geliştiğini irdeleyen 130 sayfalık bir rapor hazırlandı. Türkiye haklı bulundu. Fransa bunun üzerine Sea Guardian misyonundan çekildi. Bir süre sonra benzer olay ALMANYA ile yaşandı. Libya'ya giden Türk bandıralı ROSELINA-A gemisi MORA açıklarında Alman Hamburg Firkateyni tarafından durduruldu. Arandı tarandı. Gerilim tavan yaptı. Bu iki örnek, TÜRİYE ile AVRUPA'nın çıkarlarının ayrıştığını göstermekteydi. Mesela 2017'de Macron bir skandala imza atıyordu. Le Point dergisine bir mülakat veren Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron "Bildiğiniz gibi, küresel sahneye çıkmak aslında o kadar da havalı bir şey değil... Erdoğan ile her 10 günde bir konuşması gereken benim" diyordu. Bu kişisel bir şey