Konumuz parçalanma2

Son yıllarda silahlı çatışmaların, savaşların sayısında belirgin bir artış gözleniyor. Bu konuda gözlemler, araştırmalar yorumlar da çoğalıyor.

HEGEMONYA PARADOKSU

Bu yazının ilk bölümünde, küreselleşme tartışmalarındaki iyimserlikten, dünya ekonomisinin parçalanma eğilimlerine ilişkin kaygılara geçişi aktarmaya çalışmıştım. Bu kaygılara neden olan gelişmeler, tüm insanlığı ilgilendiren küresel ısınma, nükleer silahlar, "yapay zekâ", bir büyük savaş riski gibi konularda büyük güçler arası işbirliğinin daha da zorlaşacağını düşündürüyordu. Bu tartışmalarda, özellikle Batı kaynaklarında konu hemen ABD liderliğinin artık "kurala dayalı küresel düzeni" sürdürme kapasitesini, diğer bir deyişle hegemonyasını kaybetmekte olmasına geliyordu.

Gerçekten de kapitalist devletler "dünyası" egemenlik ve bağımlılık ilişkileri dünyasıdır. Bu "dünyada" hegemonya "düzenin" güvencesidir. Hegemonya, dünya ekonomisinin kurallarını belirler, dayatır, büyük savaşları engeller, küçük savaşları düzenler, etkilerini sınırlar. Ancak kapitalizmin kaotik dünyasında "eşitsiz ve birleşik gelişme yasası" işlemeye devam eder. Zamanla, hegemonya merkezine rakip yeni ekonomik, siyasi askeri merkezler yükselmeye başlar. Yükselen güçler verili kuralları kendi çıkarları doğrultusunda değişmeye zorlar, "orta büyüklükte güçler" manevra alanlarını genişletir. Bu sürece paralel, ülkelerin içinde servet ve güç dağılımı da değişmeye başlarken sınıf çelişkileri sertleşir, egemen ideoloji verimliliğini kaybeder, kurulu düzeni sürdürmek zorlaşır. Bugün böyle bir dönemdeyiz ama ilk kez değil: 1914-39 dönemine bakmak yeter.

DÜZEN DAĞILIRKEN

Uppsala Conlict Data Program (Çatışma Verileri Programı-UÇVP) ve Peace Research Institute UÇVP'nin bulgularından derlenmiş bir grafik (Vox.com) "savaş" tanımına giren çatışmaların sayısının 2010'da 80 düzeyinden 2023'da 180 düzeyine çıktığını gösteriyor. UÇVP'nin hesaplamalarına göre bu tür çatışmalarda ölenlerin sayısı 2012'de 40 bin dolayında iken yaklaşık altı kat artarak 2022'de 283 binin üstüne çıkmış. Geçen hafta New York Times'da yayımlanan "Dünya çok daha kanlı bir döneme giriyor olabilir" başlıklı bir yorum Londra'daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS), aralık ayı başında yayımlanan prestijli raporu Silahlı Çatışma Araştırması'na göre 2023 yılında dünya çapında çatışma sayısının 183 ile son 30 yılın en yüksek düzeyine ulaştığını aktarıyordu.

Gerçekten de haritaya şöyle bir bakmak yeterli: Gazze, Ukrayna, Myanmar, Sudan, Libya, Yemen, Etiyopya, Somali, Irak, Suriye, Ermenistan-Azerbaycan, İran-Pakistan, Hindistan-Çin gibi çatışmaların yanı sıra bir yazarın deyimiyle, "Atlantik'ten Kızıl Denize yürüseniz, yakın zamanda bir askeri darbe yaşamamış ülkeye rastlamazsınız: Gine, Burkina Faso, Çad, Nijer, Mali, Sudan..."