'İş bilmezler' ve 'mevzi savaşı'

Ekonomik (derin yoksulluk, hiperenflasyon), jeopolitik ("şehitler", Gazze) krizler içinde siyasal İslam, toplumda azınlık olmasına karşın, "yoluna" devam ediyor. "Bu iş bilmezler ülkemizi muz cumhuriyetine çevirdi" saptamasının "iş bilmezler" kısmına katılmak zor. Siyasal İslamın "mevzi savaşlarındaki" performansı da "iş bilmezler" saptamasını desteklemiyor.

'MEVZİ SAVAŞI'

Gramsci'nin, Hapishane Defterleri'nde geliştirdiği "mevzi savaşı" kavramı, toplum üzerinde hegemonya kurmak için mücadele eden aktörler (sınıfzümre) arasında yaşanan "savaşları" betimler. Bu kavram, kültürel alanda karşı tarafın ürettiği söylemleri etkisizleştirmeye, dönüştürmeye, yenilerini benimsetmeye ("özgürlükçü laiklik", "seküler hilafet" vb.), siyasetin gündemini belirlemeye; haklar ve özgürlüklerin, "konuşulabilir olanın", beğenilerin sınırlarının genişletilmesine ya da daraltılmasına ilişkindir.

Bu kimi zaman ilerleyen kimi zaman geri çekilen, sabırlı, uzun erimli bir süreçtir; toplumun verili yapısı içinde yaşanır, onu "moleküler düzeyde" adım adım değiştirmeyi, karşı tarafın iktidarının zeminini çürütmeyi hedefler. "Mevzi savaşını" tamamlayan bir diğer süreç de karşı taraftan olmayan "ortadaki" kesimlerin, özellikle entelektüelleri, kanaat önderlerini (örn: Liberal entelijensiya...) teker teker ikna ederek, "satın alarak", kazanmaya, böylece orta alanı, kendine ekleyerek boşaltmaya (toplumu kutuplaştırmaya) ilişkindir.

... VE SİYASAL İSLAM

Cumhuriyet döneminde siyasal İslamın pratiklerini bir "mevzi savaşı" olarak görebiliriz. Bu, önceleri "yeraltında" ama muhafazakâr partilerin kanatları altında ilerleyen bir süreçti. 12 Eylül darbesinin, soluişçi hareketini bastırarak açtığı meşruiyet alanında, liberal "yararlı salakların" desteğiyle ilerleyen açık bir sürece dönüştü. Siyasal İslam, 1990'larda İstanbul ve Ankara belediyelerini (kaynaklarını) ele geçirdi, ardından 28 Şubat'ın (burada NATO ordusu ve BOP bağlantısını kurabiliriz) açtığı alanda partileşti; ilk genel seçimlerde, hükümet kurarak devleti dönüştürmeye başladı. Böylece, "mevzi savaşı", bir "pasif karşıdevrim" sürecine, o da ilerledikçe "süreç olarak faşizme" dönüştü.

Siyasal İslam, bu "mevzi savaşı" tarihi içinde biriktirdiği deneylerle, CHP'yi, (onun devleti "yüce nesne" olarak algılayan, "devlet aklı" gibi fantezileri) sayesinde "pasif karşıdevrimin" meşrulaştırıcısı konumuna hapsetmeyi de başardı. Bu kısa tarih siyasal İslamın, rejiminidevletini yönetenlerin "işlerini bildiklerini" gösteriyor.

'MEVZİ SAVAŞINDA' SON DURUM

Ne yazık ki devleti "yüce nesne" olarak algılama hastalığı, "devlet aklı" fantezisi etkilerini hâlâ sürdürmeye, siyasal İslam da yeni mevziler kazanmaya devam ediyor.