Güney Avrupa'da demokrasiye geçiş

Giorgos Tsiridis'in Utrecht Üniversitesi için hazırladığı "Southern Europe in Comparative Perspective: Democratic Transitions in Portugal, Greece, and Spain" (Karşılaştırmalı bir perspektif içinde Güney Avrupa: Portekiz, Yunanistan ve İspanya'da demokrasiye geçiş) başlıklı master tezi, faşist diktatörlüklerden çıkarak demokrasiye geçişin arka planındaki dinamikleri derinlemesine analiz ediyor. Günümüz Türkiye'sinde, bir demokrasiye geçiş paradigması içinde düşünenlere yardımcı olur umuduyla özetlemeye çalışacağım.

Tsiridis'in mukayeseli tarihi çalışması, Portekiz, İspanya ve Yunanistan'ın 1970'lerde, kısa bir zaman aralığında diktatörlükten demokrasiye geçişini üç temel faktör üzerinden açıklıyor: Siyasal elitin rolü, uluslararası etkiler ve sivil toplumun gücü. Bu değişkenlerden biri mevcutsa demokrasinin mümkün olduğu ama hepsinin yokluğu halinde otoriterliğin sürdüğü çıkarımını benimsiyor.

PORTEKİZ'de beklenmedik bir askeri darbe ile otorite hızla devrilirken bu yeni düzenin itici gücü, geleneksel politik elitten çok, radikalleşen orta düzey subaylar ile sokağa taşan kitle hareketleri oluyor. İSPANYA ise Franco'nun ölümünün ardından, Kral Juan Carlos ve Adolfo Suarez öncülüğünde yavaş, adım adım ve müzakereye dayalı bir "pazarlıkçı geçiş" modeliyle demokrasiye yöneliyor. YUNANİSTAN'da ise rejimin çöküşünde Kıbrıs krizinin yarattığı uluslararası sarsıntı ile halkın ve siyasal liderliğin birlikteliği öne çıkıyor; Karamanlis, halkın güvenini arkasına alarak siyasi dönüşümü başarıyla yönetiyor.

Sadece coğrafi ve tarihsel benzerlikler değil; modern tarihte eşzamanlı bir demokrasi arayışının nedenleriyle ilgili yapılan özgün sentezler bu üç örneği birbirine bağlıyor. Yazar, modernleşme teorilerinden (sosyoekonomik yapının rolü) ulusötesi etkilere (uluslararası krizler ve AB çıpası) ve siyasal elitin stratejilerine kadar farklı teorik zemindeki açıklamaları kesiştirerek dinamiklerin birlikte nasıl çalıştığını gösteriyor. "Boolean mantığıyla" yapılan analiz, okura bu karmaşık süreçte hangi değişkenlerin olmazsa olmaz olduğuna dair somut veri sağlıyor.

DEMOKRATİK BİLİN, ÖRGÜTLENME ÖNEMLİ

Tsiridis'in çalışmasının en güçlü yanı, somut tarihsel analizleri belgelerle destekleyerek sivil toplumun (çoğunlukla göz ardı edilen) rolünü vurgulaması. Özellikle her ülkenin kendi iç dinamikleriyle uluslararası etkiler arasındaki karşılıklı etkileşimler somut örneklerle anlatılıyor. Kaynak zenginliği ve tek tek olaylarla inilen detaylar çalışmanın çıkarsamalarını destekliyor. Ancak Portekiz ve Yunanistan'da askeri müdahalelerin sonrasındaki istikrarsızlığa ve güçlü liderlerin siyasal alanı ne kadar daralttığına, toplumda diktatörlük dönemlerinde yerleşen algısal kilitlere, siyasette ve kültürde "patika bağımlılığına" dair daha derin çözümlemeler çok yararlı olabilirdi diye düşünmek de olanaklı.