Gazze'de savaşın yerini alan ateşkes, ilk bakışta bir nefes alma imkânı sundu. Bombardımanların durması, rehinelerin serbest bırakılması, insani yardımın yeniden akmaya başlaması, Filistin halkının tükenmiş umutlarında belki bir anlık rahatlama yarattı. Fakat tarihin gösterdiği gibi, Filistin sorununda ateşkesler genellikle barışın başlangıcı değil, özellikle işgalci güç İsrail açısından, yeni bir savaşa hazırlık aşaması oluyor.
Mısır'ın Şarm el Şeyh kentinde yapılan barış zirvesi de planın ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi: ABD'nin ısrarına rağmen Suudi Arabistan ve BAE katılmadı; yalnızca dört ülke imzaladı. Barışın "finansmanı" bile belirsizken siyasi temeli nasıl kurulabilir "Uluslararası istikrar gücü"nün kimlerden oluşacağı, ne kadar kalacağı, hangi kurallara tabi olacağı hâlâ belirsiz.
NE DEĞİŞTİABD'nin yönlendirdiği bu "birinci aşama" plan, çatışmayı dondurmayı başardı ama barışın zeminini kuramadı. ünkü anlaşmanın kalbinde, çözülmeden bırakılmış yapısal sorunlar var.
Birincisi, taraflar ateşkesi farklı okuyor. İsrail için bu bir "ara dönem", Hamas için ise "kalıcı bir son". İsrail, Hamas'ın silahsızlanmasını beklerken Hamas, bu süreci, varlığını sürdürmenin bir biçimi olarak görüyor.
İkincisi, İsrail'in resmi olarak açıklanmış arzusu "tam güvenlik". Açıklanmayan ama halen yönetimdeki faşist kliğin pratikte peşinden gittiği arzusu ise Gazze'nin bir soykırımla Filistinlilerden arındırılarak "Büyük İsrail" projesine katılması. Filistin halkının arzusu ise onurunu ve özyönetimini korumak, işgalin kaldırılması, bir aşamada bir Filistin devletinin kurulması. "Tam silahsızlanma" talebi, Filistin halkının bütün arzularıyla çelişiyor.
Üçüncü sorun, Gazze'nin yönetim krizi. Uluslararası çevreler bir "teknokratik geçiş yönetimi" öneriyor. Bu, kâğıt üzerinde düzen sağlar gibi görünse de halkın gözünde dışarıdan atanmış bir vesayet anlamına gelecektir. Bu da Filistin siyasetinde zaten kırılgan olan meşruiyet sorununu daha da derinleştirir. Dayatılan her yönetim biçimi, halkın kendi kaderini tayin hakkını ertelemek anlamına geliyor.
Ekonomik boyut da bu çelişkilerin tam ortasında. İnsani yardımın artması elbette önemli ama yardım, ablukayı meşrulaştıran bir araç haline gelirse sürdürülebilir bir çözüm olamaz. Gazze'nin yeniden inşası için limanlarının, sınır geçişlerinin açılması, ekonomik entegrasyonun yeniden başlaması gerekiyor. Yoksa yardım kamyonları geçici bir vicdan rahatlamasından öteye gidemez.
Kısa vadede ateşkesin sürmesi muhtemel. Rehine takası ve uluslararası baskı, tarafları en azından birkaç ay boyunca temkinli olmaya zorlayacaktır. Ancak altı ay, bir yıl sonra tablo değişebilir. İsrail iç siyasetindeki süreç olarak faşizm, Hamas içindeki farklı hizipler, bölgedeki diğer aktörlerin (İran, Hizbullah) hesapları süreci kolayca sarsabilir.
BU ATEŞKES KALICI BİR BARIŞA DÖNÜŞEBİLİR Mİ