Endonezya, yaygın protesto gösterileriyle sarsılıyor. Başkent Cakarta'dan ülkenin dört bir yanına yayılan bu olaylar, sadece yerel bir huzursuzluk değil, aynı zamanda küresel kapitalizmin çevre ülkelerde yarattığı derin eşitsizliklerin, devlet şiddetinin bir ürünü. İsyanın temelinde rejimin tüm kilit kurumların, parlamento dahil, içini boşaltmasıyla, demokratik haklarını kaybetmekte olduklarını hisseden geniş kitlelerin tepkisi yatıyor.
NELER OLUYOREndonezya genelinde 30 kente ve kasabalara yayılan protesto gösterilerinde on binlerce insan sokaklara döküldü, parlamenterlerin evleri ateşe verildi, devlet binaları yağmalandı ve polis merkezleri ile parlamento ofisleri hedef alındı. Polis ve göstericiler arasındaki çatışmalarda en az on kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı ve 3 binden fazla kişi tutuklandı. Gösterilere öğrencilerin, sol eğilimli entelijensiyanın yanı sıra, hükümetin kemer sıkma politikalarından ağır darbe alan kent yoksul ve "gig ekonomisi" çalışanları katılıyor. Bu isyana enerjisini veren sınıf çelişkileri üç başlık altında özetlenebilir. Ekonomik adaletsizlik, rejim elitlerinin şımarıklığı: Yaşam pahalılığı krizi, işçi sınıfının satın alma gücünü aşındırdı, hanelerin tasarruflarını tüketti. Ülkenin 9.36 katrilyon rupi ulusal borcu (GSYİH'nin yüzde 40'ı) sürdürülemez hale gelirken, maliye bakanı Indrawati'nin informal sektörü vergilendirme çabaları öfkeyi körükledi. Parlamenterlere aylık yaklaşık 50 milyon rupi (asgari ücretin 10 katı) tutarında cömert konut ödenekleri verilmesi, protesto gösterilerini tetikledi. Bu, hükümet kemer sıkma tedbirleri alırken, vatandaşlar geçim sıkıntısı içinde kıvranırken, zengin siyasi sınıfının gelirlerini daha da artırma girişimi, sokaklara dökülen bir öfke patlaması yaratmıştı.
Devlet şiddeti ve dokunulmazlık: Gösteriler, 28 Ağustos'ta Cakarta'da polisin taktik bir aracıyla motosiklet taksi sürücüsü, "kurye" Affan Kurniawan'ı ezip öldürmesiyle bir isyana dönüştü. Bu olay, aşırı güç kullanımı ve insan hakları ihlallerine, polisin hesap vermezliğine ilişkin kaygıları artırarak reform çağrılarını tetikledi. Elit çatışmaları ve manipülasyon: Kimi gelişmeler, protestoların hakiki ve spontane halk olayları olmakla birlikte, ortaya çıkan şiddetin kimi örnekleri oligarşik elitin güçlü fraksiyonları tarafından kışkırtılmış olabileceğini de düşündürüyor. Askeriyenin yağmaya çok az müdahale etmesi, bazı askeri üniformalı kişilerin kalabalığa para dağıtırken filme alınması, 1998'de, Suharto'nun düşüşüne yol açan olayları hatırlatıyor. Mevcut cumhurbaşkanı, Suharto'nun damadı, Subianto, eski Cumhurbaşkanı Jokowi ve PDİ-P lideri Megawati arasındaki özellikle polisi ve rant kaynaklarını kontrol etmeye yönelik bir güç mücadelesi yaşanıyor. Olayların mevcut polis şefini görevden almak için bir bahane olarak kullanmak üzere manipüle edilmiş olabileceği yönünde spekülasyonlar var.