Değişim hızlandı ama yönü belirsiz

20. yüzyıl kapanırken "Komünizm yıkıldı" dünyaya barış, demokrasi geliyor diyenler bugünlerde bir "büyük savaşın" kaçınılmaz olduğuna inanıyorlar (Wall Street Journal, 160924; Ulusal Savunma Stratejisi Komisyonu- 072020). O zaman, "ABD ile aynı takımda olmak için" "Washington Mutabakatını" kabul etmek gerekiyordu. "Bugün, ABD ile aynı takımda olmak, yüksek teknoloji sektörlerine yönelik hedeflenmiş korumacılık ve agresif sübvansiyonlar anlamına geliyor" (WSJ, 150924)

"Washington Mutabakatı", ABD Hazine Bakanlığı, IMF ve Dünya Bankası'nın (sonra Dünya Ticaret Örgütü) dayattığı, serbest ticaret, deregülasyon, kısaca neoliberal ekonomi yönetimiydi; "WM", ekonomik sorunların devletlerin piyasa müdahalelerini en aza indirerek, mal ve sermaye piyasalarının serbestleştirerek aşılacağını söylüyordu. Bu dönem, sermayenin (daha çok merkez ülkelerden egemen sermayenin) ülke sınırlarına takılmadan serbestçe dolaşabildiği bir küreselleşmenin yükselişine tanıklık etti.

Bugün farklı bir noktadayız. Serbest ticaret, neoliberal ekonomik yönetimi artık ABD ekonomi politikasının temel direkleri değil. ABD yönetimi bugün, piyasalara güvenmek yerine, stratejik açıdan önemli, yarı iletkenler, yeşil teknoloji ve yapay zekâ gibi alanlarda devlet müdahalesini artırmayı amaçlıyor. ABD'nin "sanayi politikalarına" yönelmesi, neoliberalizmin tükendiğine, küresel rekabetin -özellikle Çin gibi yükselen güçler karşısında- farklı bir yaklaşımı gerektirdiğine ilişkin bir anlayışı yansıtıyor.

Çin'in "elektrikli taşıt araçları, güneş panelleri ve diğer ileri teknolojilerle küresel piyasaları doldurması", Batılı rakipler için karşılanması zor bir maliyet baskısı yaratıyor. Bu maliyet baskısına ABD, Biden döneminde gerçekleşen "Chips and Science Act" ve "Inflation Reduction Act" gibi yerli endüstrileri geliştirmeyi, kritik tedarik zincirlerine olan dış bağımlılığı azaltmayı amaçlayan yasalarla cevap veriyor. Bu yasalar, ABD içindeki üretimi ve inovasyonu teşvik etmeye, devletin doğrudan yüksek teknoloji sektörlerine yatırım yapmasına, piyasaları korumak için korumacılık uygulamasına olanak veriyor.

DEVLET KAPİTALİZMİ

Çin'in, "devlet güdümünde kapitalizm" modeli, Çin sermayesinin, stratejik endüstrilerde küresel pazarlarda baskın olmasını kolaylaştırırken serbest piyasa politikalarına bağlı kalan Batı ekonomileri bu değişime ayak uyduramadılar. Çin'in, ABD merkezli Batı'nın küresel ekonomik siyasi üstünlüğünü tehdit ederek yükselmesi, ekonomik politikaların yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kıldı.

Şimdi Avrupa'nın da Mario Draghi gibi isimlerin önderliğinde "ABD modelini" benimsemeye çalıştığı görülüyor. Avrupa'nın teknolojik olarak geri kaldığını düşünen bir eğilim, teknoloji sektörlerinde inovasyon ve büyümenin sağlanabilmesi için devlet desteğinin gerekli olduğunu savunuyor; ABD ve Çin'e ayak uydurmak amacıyla devlet merkezli bir endüstriyel politika öneriyor.