‘Cumhuriyet yıkılmalıdır!’
Roma İmparatorluğu'nun cumhuriyet döneminde muhafazakâr senatör, "Yaşlı Cato", senatoda her konuşmasına "Carthago delenda est" (Kartaca yıkılmalıdır) diye başlarmış. Bugün Türkiye'de birileri "Cumhuriyet yıkılmalıdır" diye dolaşıyorlar.
Cato Cumhuriyetin, kanaatkârlığa, yurttaşlığın erdemine dayanan ideallerini savunan; servetin ve sefahatin artan etkisine karşı çıkan bir cumhuriyetçiydi. Roma, Kartaca'yı yok ederek düşmanını yendi ama bu zaferle birlikte, cumhuriyeti ve sonunda Roma'yı tüketecek bir süreci başlattı.
MİLLET, VİLAYETBüyükelçi Tom Barrack'ın Osmanlı'nın millet sisteminin Türkiye için en uygun model olduğuna ilişkin sözleri de "Cumhuriyet yıkılmalıdır" saplantısıyla buluşuyor. Pedofil Esptein'in en yakın dostunu başkan yapan, güvenlik sistemini komplocu akıl hastalarına teslim eden bir ülkenin büyükelçisini dikkate almaya değmez diyeceğim ama ülkede meraklılarının olduğu anlaşılıyor.
Osmanlı idari yapısında, yalnızca "millet" kavramı yok "vilayet" kavramı da var. "Millet" kavramı dini topluluklar için, "vilayet" kavramı da (Barkan: Kanunlar) feodal üretim tarzı ve ilişkileri üzerinde yaşayan Kürt nüfusun görece özerk idari yapıları için kullanılıyordu. Barkan "vilayet" kavramıyla Kürt bölgelerinin devletin klasik hukuki-idari sistemi dışında işleyen bir yapıya sahip olduğuna, özel düzenlemelere tabi tutulduğuna işaret ediyordu. "Millet" sistemini öneren kafa, Osmanlı İmparatorluğu'nda Kürtlerin konumunun, gayrimüslim "milletlerden" farklı olduğunun ayırdında değildir. Kürtler çoğunlukla Müslümandı ve bu nedenle ayrı bir "millet" olarak tanımlanmazlardı. "Millet" sistemini öneren kafa, çoğunlukla Müslüman olmalarına karşın dini açıdan homojen olmayan, hele bu gün artık özgün bir ulus olduğunu düşünen Kürtlerin varlığını fiilen yadsıyor.
Diğer taraftan, Osmanlı "millet" sistemi, liberallerin sattığı fantezilerin aksine, modern anlamda çok kültürlülük ya da laiklik değildi, daha çok, çok dinli bir imparatorluk düzenine ilişkindi. Birincisi, dini cemaatler arasında eşitlik değil hiyerarşi vardı. Müslüman olmayanlar Müslüman olanlara göre "ikinci sınıftı". İkincisi, bu "millet" kümelerinde, dini-ekonomik hiyerarşiler, ataerkil düzen, dolayısıyla sömürü ve baskı egemendi, modern anlamda özgürlüklerden söz etmek olanaksızdı. Bu saptamalar, ağa ve şeyh aşiret düzeni, toprak mülkiyeti üzerine kurulu feodal bir sosyal formasyon olaran "Kürt vilayetleri" için de geçerlidir.
SEKİNLER SİSTEMİAslında "millet" ve "vilayet" kavramları, Osmanlı İmparatorluğu ana kümesi içindeki alt kümeler olarak bir seçkinler (egemen sınıf, tabaka vb.) sistemine işaret eder: Kendi kümelerinde bir baskı, sömürü düzeni üzerinde yaşayan seçkinlerin aralarındaki bir hiyerarşik ittifaklar ve paylaşım düzeninden söz ediyoruz.