ABD ekonomisinde, stagflasyon, "konut krizi" kaygıları artarken Trump, Ulusal Muhafızları, Washington DC sokaklarında konuşlandırdı; yaptığı açıklamada "Bu kurtuluş günüdür. Başkentimizi geri aldık" diyordu. DC halkı aynı fikirde değil sokaklar protestolarla kaynamaya başladı.
TARİH TEKRAR EDER MİKimi ekonomik yorumcular, ABD ekonomisinde gelişmekte olan eğilimi, "durgunluk içinde enflasyon" olarak tanımlıyorlar. Tarife savaşları, yatırımların siyasi sadakate göre yönlendirilmesi ve piyasanın sürekli olarak başkanlık ofisinden gelen kararlara göre şekillenmesi hem güveni hem de öngörülebilirliği aşındırıyor. Konut piyasası daralıyor, yeni iş ilanları azalıyor, imalat sektörü nisandan bu yana daralma eğilimi sergiliyor. Financial Times'tan Chris Giles, "İyimser olmak akıllıca değil" diyordu. Bunlar yetmezmiş gibi Trump, Epstein skandalının etkilerinden kurtulamıyor. Taraftarlarına verdiği "şeffaflık" sözünü yerine getiremiyor. Etrafındaki, liyakatsiz "evet efendimciler" olayı örtbas etmeye çalışırken yüzlerine gözlerine bulaştırıyor. Biri, "İşe palyaçoları alırsan elinde bir sirk kalır" diyordu.
Bu "sirkin" ekonomideki etkileri, Trump'ın iş dünyasıyla kurduğu, düpedüz "haraç alma" ilişkilerinde de görülüyor. Örneğin, Intel CEO'su, 40 yıllık ABD vatandaşı, Lip-Bu Tan, "in ile fazla yakın" olduğu iddiasıyla Trump tarafından istifaya çağrıldıktan sonra, koltuğunu koruyabilmek için Beyaz Saray'a gidip başkanla yüz yüze görüşmek zorunda kaldı. Nvidia ve AMD, in'e satacakları belirli yapay zekâ çiplerinden elde edecekleri gelirin yüzde 15'ini doğrudan ABD hükümetine aktarmayı kabul ederek ihracat kısıtlamalarından kurtuldu. Apple CEO'su Tim Cook, 100 milyar dolarlık ABD yatırımı sözü ve başkana 24 ayar altın bir armağan sunarak yarı iletken vergilerinden muaf oldu. U.S. Steel'in devralma sürecinde ise hükümete "altın hisse" verilmesi şartı getirildi.
Bütün bu örnekler, büyük şirketlerin artık sadece pazar payıyla, teknolojiyle değil, başkanlık makamıyla yakınlık kurarak ayakta kalabildiğini gösteriyor. Yakında şirketler, Nazi ekonomisini anımsatır biçimde, "başkanla ilişkileri yürütme bölümleri" kurmaya başlarlarsa şaşırmayalım.
'SÜRE OLARAK FAŞİZM' HIZLANIYOREkonomideki bu "başkanlık patronajı", haraç alma pratiği, güvenlik alanında da tekrarlanıyor. Geçtiğimiz haziranda Los Angeles sokaklarını Ulusal Muhafızlarla "işgal" eden Trump yönetimi, bu kez başkenti, Washington DC polis teşkilatını, ABD tarihinde ilk kez doğrudan başkanın kontrolü altına aldı, Ulusal Muhafızları sokağa indirdi, gerekirse ordunun da devreye gireceğini açıkladı. Trump, artan suç oranlarıyla mücadeleden söz ediyor ama DC'de suç oranı son otuz yılın en düşük düzeyinde ve düşme eğilimini koruyor. İstatistikler, Trump'ın esas amacının suçla mücadele değil, "başkana bağlı, federal (merkezi) güvenlik güçlerini yerel güçleri kenara iterek, devreye sokmayı olağanlaştırmak" olduğunu gösteriyor. Washington Post, Pentagon'un bir