Olacak iş mi bu

Galatasaray'ın ilk maçta Young Boys'a kaybetmesi iki takımın hacmine baktığınızda kabul edilebilir değildi belki ama, ilk 90 dakikada olup bitene baktığınızda 3-2'lik skora şükredildi. Çünkü İsviçre ekibi maç boyunca 5-6 net pozisyonu gole çevirebilirdi. İstanbul'da bu takımı elemek ne çok zordu ne çok kolay. İlk maçta gösterilemeyen performansın bu maçta gösterilmesini hem tribündekiler hemde televizyon başındakiler bekliyordu. Okan Buruk, ilk maçta olduğu gibi rövanyta da cezası nedeniyle kulübede yoktu. Uluslararası bir takımın, uluslararası teknik direktörü bu ceza işlerine daha fazla dikkat edip takımı yalnız bırakmamalı. Maçın başlangıç 11'i riskli idi. Evet, tur atlamak için 2 farklı galibiyet lazımdı ama oyunun 90 dakika olduğunu unutmadan daha kontrollü başlamak daha mantıklıydı. Nitekim ilk yarı boyunca Young Boys'un bulduğu geçişler, izleyenlerin yüreğini ağzına getirdi. Muslera'nın varlığı ve Young Boys'un bitiricilik sıkıntısı, Galatasaray adına tur umudunu ikinci yarıya taşıdı. Orta sahanın bu kadar kolay geçildiği bir yerde herkes maçın ilk yarısını korku ile izledi. Çünkü yenecek bir gol, bütün hayalleri söndürebilirdi. Maçın başında bu kadar tehlikeli atak vermişken, 45 dakika aynı oyuna devam etmek de büyük riskti. Maçın içinde öyle kopuşlar oldu ki, bazen maçın başı, adeta maçın sonuymuş gibi, disiplinden uzak oynandı. Çok forvetle oynamak daha fazla pozisyon üretmek anlamına gelmez. Bunu belirleyen orta sahanızdır.